Röportajlar

PROF. DR. LEVENT DOĞANCI: “DELTA VİRÜS HEPATİTLERİ İÇİN EN ETKİLİ VE EN GÜVENİLİR ÖNLEM ZAMANINDA AŞI OLMAKTIR”

Prof. Dr. Levent Doğancı, Hepatit A ve B aşılarının zamanında yapılmasının önemine dikkat çekerek, “Bu konuda karşılaşılan en büyük zorluk; zaman zaman ne yazık ki bazı sağlık personelinin de medya aracılığıyla iştirak ettiği “aşı karşıtlığı” ile sanal ortamda çoğalan bilim dışı tavsiye ve şarlatanlıkların yaygınlaşmasıdır. Bunun “gerçek medya” ve “bilim” iş birliği içinde etkisiz hale getirilmesi toplum sağlığı için şarttır.” dedi

Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Levent Doğancı Dünya Hepatit Günü dolayısıyla BusinessMED’e önemli bilgiler verdi.

Farklı hepatit türleri (A, B, C, D ve E) semptomlar, bulaşma ve tedavi açısından nasıl farklılık gösteriyor?

Viral hepatitler arasında en sık olarak gözlenen A, B, C, Delta ve E hepatitlerinin bulaşma yolları farklılıklar gösterir. A ve E hepatitlerinin en sık bulaşma yolu virüsle kirlenmiş su ve besinler olurken B ve C hepatitleri hasta kişilerin kan ve vücut sıvılarının hasarlanmış deri ya da mukozalara teması, cinsel ilişki, anneden bebeğe doğum yolu ile bulaşabilir. Delta virüs veya D hepatit virüsü ise genellikle damar içi uyuşturucu kullanıp, aynı kirli şırıngayı paylaşan kişilerde ve sadece Hepatiti B virüsünün yüzey antijenini (HBsAg pozitif) taşıyanlarda görülebilen defektif bir mikroorganizmadır. Yukarıda bahsedilen virüslerden bazılarının çok ender olarak değişik bulaşma yollarını da kullanmaları çok az sıklıkta rastlanabilir. Özellikle E tipi hepatit ölüm oranının fazla olması nedeniyle hamilelerin özel bir epidemiyolojik önemi bulunur.

Hepatit hastalığının erken dönemdeki belirtileri nelerdir? 

Viral hepatitlerin akut ve kronik gidişli, belirtili (semptomatik) ve gizli (asemptomatik) klinik formları bulunur. Genellikle belirtilerin şiddetli olduğu, klinik ve laboratuvar olarak kolayca saptanan akut hastalık formları kronikleşmez ve çoğunlukla iyileşme ve tam bağışıklıkla sonlanır. Ender olarak, çok ağır karaciğer hasarına yol açarak hastaların karaciğer transplantasyonuna gereksinim duyduğu veya ölüme neden olan klinik tablolar da olabilir. 

Akut, semptomatik hastalığın ön belirtileri; iştahsızlık, mide bulantısı, bazen et yemeklerine ve yağlı besinlere tahammülsüzlik, kusma, sağ üst karın kadranında ağrı, aşırı halsizlik, çabuk yorulma, hafif ateş; ve ilerleyen günler içinde önce göz aklarının, daha sonrasında da deri renginin sararması şeklindedir. 

Hepatit açısından en yüksek risk altında olan gruplar kimlerdir? Bu grupların korunması için hangi önlemler alınmalıdır?

Su ve besinle bulaşan A ve E hepatitleri için riskli gruplar, su ve besin hijyeni düşük ortamlarda yaşayan insanlar ve bağışıklığı olmadan bu bölgelere seyahat eden turistlerdir. Özellikle su hijyeninin bozuk olduğu, klorlanmamış çeşme ve kuyu suyu kullanmak zorunda kalan ve temiz içilebilir suya erişimi kısıtlı olan toplumlarda daha küçük yaştan itibaren bu hepatitler küçük ölçekli, bazen de büyük salgınlar yaparak gözlenebilmektedir. Ülkemizde ender gözlenen Hepatit E için hamilelerin özel bir önemi bulunmaktadır. Akut, hızlı seyirli ve ani karaciğer yetmezliğiyle ölüme kadar götüren klinik seyir E hepatit hastalarının % 25’inde görülebilir. 

Akut, semptomatik hastalığın ön belirtileri; iştahsızlık, mide bulantısı, bazen et yemeklerine ve yağlı besinlere tahammülsüzlik, kusma, sağ üst karın kadranında ağrı, aşırı halsizlik, çabuk yorulma, hafif ateş; ve ilerleyen günler içinde önce göz aklarının, daha sonrasında da deri renginin sararması şeklindedir.

Hepatit A aşısı ile veya bu hastalığı geçirerek bağışıklığı oluşmuş kişiler yaşamları boyunca Hepatit A hastalığından korunurlar.

Hepatit B ve C için riskli grupların başında özellikle kan ve vücut sıvılarıyla temas etmesi yüksek olası sağlık personeli; sık kan ve kan ürünü kullananlar, hijyenik olmayan diş ve cerrahi girişim geçiren hastalar (özellikle Orta Doğu ve Asya ülkelerindeki diş tedavileri, tatuaj gibi folklorik uygulamalar), korunmasız cinsel aktivite (özellikle paralı ve çok eşli seks); Delta Hepatiti için de damar içi yasadışı uyuşturucu kullanma alışkanlığı olanlar yer almaktadır. Bir diğer riskli grup ise kronik Hepatit B ve C Virüs hastası annelerden doğan bebekler de bulaş açısından çok yüksek risk taşırlar. Erken bebeklik aylarında bulaşan Hepatit B, çoğunlukla gizli sarılığa ve kronik hepatite yol açabilir.

Su ve besinle bulaşan A ve E hepatitleri için riskli gruplar, su ve besin hijyeni düşük ortamlarda yaşayan insanlar ve bağışıklığı olmadan bu bölgelere seyahat eden turistlerdir. 

Özellikle yüksek riskli popülasyonlarda hepatiti önlemek için en etkili stratejiler nelerdir? 

Hepatit A ve B, dolaylı olarak da Delta virüs hepatitleri için en etkili ve en güvenilir önlem zamanında aşı olmaktır. Hepatit B aşısı 1980’li yıllardan itibaren güvenilirliği kanıtlanmış son derece etkin bir aşı olarak tüm dünyada yaygın olarak kullanılmaktadır. Ancak ne yazık ki ilk piyasaya çıktığı andan bugüne, aşı karşıtlarının da bir hedefi olmaktadır. Ülkemizde XX. yüzyılın sonlarında (1998) çocukluk çağı aşı takvimine girmiş olan bu aşı, doğumundan hemen sonra uygulanmaya başlar ve üç doz aşı ile zamanında aşılanan bebekler yaşamları boyunca bu hastalıktan korunabilirler. Aşının etkin olduğu,  en somut kanıtını da bizim toplumumuzda göstermiş; Kronik B hepatiti ve entegre HBsAg taşıyıcılığında belirgin bir oranda düşüşler kaydedilmiştir (%75 civarı). Aşı karşıtlığını kesinlikle bir insan hakları çerçevesi içinde görmemek ve bu bilim dışı karşıtlıkla gerek medya aracılığıyla ve gerekse yasal zemin içinde mücadele etmek gereklidir. 

Hepatit B ve C için riskli grupların başında özellikle kan ve vücut sıvılarıyla temas etmesi yüksek olası sağlık personeli; sık kan ve kan ürünü kullananlar, hijyenik olmayan diş ve cerrahi girişim geçiren hastalar, korunmasız cinsel aktivitede bulunanlar; Delta Hepatiti için de damar içi yasadışı uyuşturucu kullanma alışkanlığı olanlar gelmektedir.

Hepatit hastalarının klinik yönetiminde karşılaştığınız başlıca zorluklar nelerdir?

Akut hepatit hastaları çoğu zaman kendiliğinden, ilaca veya tıbbi bakıma ihtiyaç duymadan evde iyileşebilen hastalardır. Sağlık otoritesiyle hasta ve hasta yakınlarının iyi bir diyalog ve eş güdüm içinde olması; gereksiz ve bilimsel olmayan uygulamalardan kaçınmak (Örneğin; sarılıklı hastada dilaltı ligamanının kesilmesi, hacamat, biyoenerji gibi folklorik kötü uygulamalarla, çeşitli bitkisel preparatların kullanılması vb.) gereklidir. Hepatitli hastanın gerektiğinde izolasyonunun sağlanması ve çevrede başka hasta görülmemesi için temaslılara uygulanabilecek korunma yöntemlerinin zamanında yapılabilmesi de önem taşır. Doğal olarak, aşıyla korunulabilen A ve B Hepatit aşılarının zamanında yapılması da çok önemlidir. Bu konuda karşılaşılan en büyük zorluk; zaman zaman ne yazık ki bazı sağlık personelinin de medya aracılığıyla iştirak ettiği “aşı karşıtlığı” ile sanal ortamda çoğalan bilim dışı tavsiye ve şarlatanlıkların yaygınlaşmasıdır. Bunun “gerçek medya” ve “bilim” iş birliği içinde etkisiz hale getirilmesi toplum sağlığı için şarttır. Topluma açık, güvenilir ve anlaşılır doğru bilginin gerçek kaynaklardan aktarılması; medyanın sorumlu yayıncılık anlayışı ve süreli bilimsel eğitim sağlıklı yarınlarımız için elzemdir. 

Hepatit A ve B, dolaylı olarak da elta virüs hepatitleri için en etkili ve en güvenilir önlem zamanında aşı olmaktır.

Yorumlar