Dünyada her yıl kanser nedeniyle yaklaşık 10 milyon kişi hayatını kaybediyor.1
25 yılı aşkın süredir onkoloji alanında Ar-Ge çalışmaları yürüten Takeda, geliştirdiği yenilikçi tedavilerle kanser hastalarının yaşamlarında anlamlı farklar yaratmayı amaçlıyor.
Kanser; vücuttaki bir grup normal hücrede meydana gelen değişikliklerin kontrolsüz, anormal büyümesinin tümör adı verilen bir yumru oluşturmasına yol açmasıyla ortaya çıkan bir hastalıktır ve bu tanım lösemi (kan kanseri) dışındaki tüm kanserler için geçerlidir. Tedavi edilmezse, tümörler büyüyebilir, kan dolaşımı ve lenfatik sistemler aracılığıyla vücudun diğer bölgelerine yayılabilir, sindirim, sinir ve dolaşım sistemlerini etkileyebilir veya vücut fonksiyonunu etkileyebilecek hormonları serbest bırakabilir. Dünya geneline bakıldığında erkeklerde en sık görülen kanser türleri akciğer, prostat, kolorektal, mide ve karaciğer olurken kadınlarda ise meme, kolorektal, akciğer, serviks ve tiroid kanserleri ilk sıralarda yer alıyor. Onkoloji alanında küresel düzeyde geliştirdikleri tedavi yöntemlerini 2016 yılından bu yana Türkiye’deki kanser hastalarının tedavilerinde de kullanan Takeda Türkiye; ağırlıklı olarak akciğer kanseri, multipl miyelom ve hodgkin lenfoma terapötik alanlarına odaklanıyor.
Kanser hastalarının yaşam kaliteleri iyileştirmek için onkoloji alanına odaklandıklarını belirten Takeda Türkiye Genel Müdürü Ömür Mangaloğlu; “Onkoloji, Takeda’nın altı temel tedavi alanından biri. 240 yılı aşan geçmişimiz, bilimin ışığındaki tecrübe ve deneyimlerimiz ile hastalarımıza daha etkili ve sürdürülebilir tedavi seçenekleri sunmak için çalışıyoruz. Yenilikçi tedavi yaklaşımımız ve hastaların hayat kalitesini yükseltme taahhüdümüzle, küresel düzeydeki uzman ekiplerimiz Ar-Ge projeleri ve doğuştan gelen bağışıklık sistemine odaklanan öncü bir ürün yelpazesi geliştiriyor. Onkoloji alanında başta akciğer kanseri ve metastatik kolorektal olmak üzere solid tümörler alanında klinik araştırmalarımız devam ediyor. Ayrıca, veri ve dijitale yaptığımız yatırımlarımız kanserle mücadelede çalışmalarımızın çağın gerekliliklerine göre yol almasını sağlıyor.
Takeda ekibi olarak, kanseri daha erken teşhis etmeye, önlemeye ve tedavi etmeye yönelik çözümler sunmak için var gücümüzle çalışmaya kararlıyız. Kanserle mücadele noktasında, bağışıklık sistemini destekleyerek vücudun kendi bağışıklık sisteminin kansere karşı savaşmasına ve kanser hücrelerini tanıyarak yok edilebilmesine yönelik geliştireceğimiz tedavileri dünya ile eş zamanlı olarak ülkemizde de hastalarla buluşturmayı hedefliyoruz,” dedi.
Lenfoma kanseri özelinde son yıllardaki gelişmelerden bahseden Takeda Türkiye Medikal Direktör Nevin Kahraman Şevkli, “Lenfoma modern kemoterapi, radyoterapi ve kök hücre nakli sayesinde günümüzde tedavi edilebilen kanserler arasında sayılmaktadır. Yeni keşfedilen hedefe yönelik tedavilerin günümüzde kullanımı ile daha az yan etki profili ile daha başarılı yönetilebilir hastalıklar haline gelmiştir. Takeda Türkiye olarak 2016’dan beri Hodgkin lenfoma, Kütanoz T-Hücreli lenfoma ve Periferik T-hücreli lenfoma tedavisinde yer almaktayız,” dedi.
Yenilikçi tedavilerin yanı sıra hastalıkla ilgili kamuoyunu bilgilendirmeyi son derece önemsediklerini belirten Takeda Türkiye Onkoloji ve Hematoloji İş Birimi Direktörü Levent Öztekin; “Kanser tedavisinde erken teşhisin kritik bir rolü var. Bu nedenle hastalıklarla ilgili erken teşhis bilincini yükseltmek, hasta ve hasta yakınlarının yaşadığı zorlukları paylaşarak onların sesi olmak bizler için çok değerli. Multipl miyelom, hodgkin lenfoma ve akciğer kanseri gibi alanlarda hayata geçirdiğimiz projelerle erken teşhisin önemini vurguluyor ve bu alanda toplum bilincini artırmayı amaçlıyoruz. Geçtiğimiz yıllarda multipl miyelom hastalarını anlamak ve empati yaratmak iç görüsü ile yarattığımız “Yolculuk” adlı belgeselimiz ile pek çok hastanın yaşadığı süreci anlayabildik. Bu yıl ise lenfoma hastalığında erken teşhisin önemini vurgulamak amacıyla dijital bir sanat galerisi oluşturduk. “Lenfomart Galeri Projesi” ile kurgusal bir süreci sanat ile birleştirerek değerli fotoğrafçılarımızdan Tamer Yılmaz, Dilan Bozyel, Kerem Çobanlı ve Barış Kaya hasta ve hasta yakınlarının tedavi yolculuklarında yaşadıkları süreçleri farklı temalar ve fotoğrafçılık teknikleriyle hikayeleştirerek anlattılar. Erken teşhisin önemini vurgulayan çalışmaları hayata geçirmeye devam edeceğiz” dedi.
