KML şeklinde kısaltılan kronik miyeloid lösemi, kemik iliğindeki kan kök hücrelerinden kontrolsüz bir şekilde anormal beyaz kan hücresi üretilmesiyle ortaya çıkan bir kan kanseri türü. Zamanla bu anormal beyaz kan hücreleri sayıca çok artarak kan ve kemik iliğini tamamen istila eder ve sağlıklı normal kan hücrelerinin üretimini engelliyor. Buna bağlı olarak, hastada kansızlık, kanama ve enfeksiyona eğilim gözleniyor. KML’nin, tedavi edilmediğinde ölümcül bir hastalık olduğu belirtiliyor.
KML, yetişkinlerde tanı konan lösemilerin yaklaşık yüzde 15’ini oluşturuyor
Kronik miyeloid lösemi, toplumda her 100.000 kişiden 1-2’sinde gözleniyor. Halk arasında kan kanseri olarak bilinen “akut lösemilerden” farklı olarak KML daha yavaş ilerliyor1. Adındaki “kronik” (müzmin) ibaresi bu yavaş ilerlemeyi işaret ediyor.
KML, öncelikli olarak yaşlı yetişkinleri etkilese de her yaşta ortaya çıkıyor. Erkeklerde kadınlardan daha sık görülüyor. Yaşam tarzı, beslenme alışkanlıkları, kimyasal maddelere maruz kalma veya enfeksiyonların KML gelişiminde bir etkisi olmadığı biliniyor. Ayrıca, KML’ye yol açan genetik mutasyon doğumdan sonra ortaya çıktığından, anne babadan çocuğa geçmesi olasılığı bulunmuyor.
Türk Hematoloji Derneği (THD) Başkanı Prof. Dr. Muhlis Cem Ar, KML hakkında bilgi verirken hastalığa yol açan genetik değişiklikleri şöyle özetledi: “KML’ye, kemik iliğindeki kan kök hücrelerinde sonradan gelişen ve Philadelphia kromozomu adı verilen bir genetik bozukluk yol açmaktadır. Bu kromozom 9. ve 22.kromozomlarda oluşan kırıkların yer değiştirmesi (translokasyonu) ile ortaya çıkan anormal bir yapıya sahiptir ve KML hastalarının %95’inden fazlasında varlığı gösterilmiştir. Ph kromozomunda kırıkların birleşmesiyle BCR::ABL1 adı verilen yeni bir gen (mutasyon) oluşur ve bu mutasyon anormal bir proteinin (tirozin kinaz enziminin) üretilmesini sağlar. Bu yeni enzim, kemik iliğinde beyaz kan hücrelerinin hızla ve kontrolsüz bir şekilde büyüyüp çoğalmasına, dolayısıyla lösemi gelişmesine neden olur” dedi.
Prof. Dr. Muhlis Cem Ar, “2000’lerin başından itibaren dünyada, 2003’ten sonra da ülkemizde BCR::ABL1 proteinini hedefleyen ilk tirozin kinaz inhibitörünün (TKİ) tedavi alanına girmesi ile KML hastalığının seyri tamamen değişmiştir. Hastaların büyük bir kısmında hastalık bu tedavi ile kontrol altında tutulabilmektedir. Ayrıca sonraki zamanlarda daha etkili oldukları kabul edilen ve ikinci kuşak TKİ denilen ilaçlar da hastalarda kullanılabilmektedir. Ayrıca son dönemde etki mekanizması mevcut tedavilerden farklı yenilikçi bir tedavi seçeneği de kullanıma girmiştir. Artık KML hastalarının büyük bir kısmında hastalık kontrol altında tutulabilmekte ve yine hastaların büyük bir çoğunluğu normal bir yaşam süresine sahip olabilmektedir” dedi.
Uzun yıllardır hematoloji alanında sunduğu yenilikçi tedaviler ile hasta ve hasta yakınlarının yaşam standartlarını iyileştirmeyi kendine misyon edinen Novartis Türkiye Ülke Başkanı Natacha Theytaz ise ”Günümüzde KML hastaları için 5 yıllık sağkalım oranının %70’in üzerinde olduğu tahmin edilirken, KML tedavisinde son 20 yılda kaydedilen önemli ilerlemelere rağmen, halen kanser ve ciddi kan hastalıkları hastaların hayatını tehlikeye atmaktadır. Özellikle mevcut tedavilere direnç gösteren veya tolere edemeyen KML hastaları için halen karşılanmamış bir tedavi ihtiyacı olduğunu biliyoruz. İşte bu nedenle Novartis olarak, kan hastalıkları alanında yenilikçi tedaviler geliştirerek hastaların karşılanmamış tedavi ihtiyaçlarına çare olacak terapiler geliştiriyoruz” diyerek şunları ekledi: “Novartis’te, hedefe yönelik tedavilerden, bağışıklık sistemi üzerinden etki gösteren tedavilere kadar geniş bir yelpazede yer alan en yeni ilaçlar üzerinde araştırmalarımızı aralıksız sürdürüyoruz. KML alanında çığır açan tedviyi dünyada ilk kez hastaların kullanımına sunmuş bir firma olarak, KML gibi, tedavisi zor hastalıklarla mücadele etmek ve bugün toplumumuzun karşı karşıya kaldığı zorlu halk sağlığı sorunlarına çözüm olacak tedavileri geliştirmek için hasta odaklı yaklaşımımızı koruyoruz. Tüm bunların yanında, toplumu bilinçlendirmek adına hayata geçirdiğimiz farkındalık projeleri ile hastaların tedaviye uyumu, düzenli takibi, ek hastalık ve tedavilerinin yönetimi gibi konularda farkındalık yaratma misyonumuzu da sürdürüyoruz.”
22 Eylül Kronik Miyeloid Lösemi (KML) Farkındalık Günü
İlk defa 22 Eylül 2011’de dünyanın her yanından bir araya gelen hasta dernekleri, Max Vakfı, Alianza Latina ve Uluslararası KML Vakfı’nın desteği ile sağlık mesleği mensuplarına, hükümetlere ve ilaç sektörüne KML farkındalığının artırılması için iş birliği çağrısında bulundu. KML’ye neden olan 9 ve 22 numaralı kromozomlardaki genetik değişikliği sembolize eden 22 Eylül günü (9.ayın 22’si) ‘Uluslararası KML Günü’ olarak ilan edildi. Her yıl 22 Eylül’de dünyanın her yerinde KML konusunda farkındalığı artırıcı etkinlikler düzenleniyor.