Türkiye Solunum Araştırmaları Derneği (TÜSAD) Tüberküloz Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Mediha Gönenç Ortaköylü, Dünya Tüberküloz Günü dolayısıyla önemli bilgiler verdi. Tüberkülozun gelişmiş tedavi yöntemlerine rağmen küresel bir halk sağlığı sorunu olmaya devam ettiğini söyeleyen Prof. Dr. Ortaköylü, “Bunun başlıca nedeni; tüberküloz ilaçlarının yanlış veya düzensiz kullanımı sonucu dirençli tüberküloz vakalarının ortaya çıkmasıdır.” dedi.
- Tüberküloz nedir ve nasıl bulaşır? Günümüzde hâlâ önemli bir halk sağlığı sorunu olmasının sebepleri nelerdir?
Tüberküloz (TB), Mycobacterium tuberculosis adlı bakterinin neden olduğu bulaşıcı bir hastalıktır. Genellikle akciğerleri etkiler ancak böbrekler, beyin, kemikler gibi diğer organlara da yayılabilir.
Tüberküloz, hasta kişinin öksürmesi, hapşırması veya konuşması sırasında havaya yayılan 1-3 basil içeren damlacık çekirdeklerinin solunması yoluyla bulaşır. Uzun süre kapalı ve havalandırılmayan ortamlarda birlikte bulunma bulaşma riski artırır. Tüberküloz, tokalaşmak, ortak eşya kullanmak veya yiyeceklerden bulaşmaz.
- Neden hâlâ önemli bir halk sağlığı sorunudur?
Tüberküloz, gelişmiş tedavi yöntemlerine rağmen küresel bir halk sağlığı sorunu olmaya devam etmektedir. Bunun başlıca nedenleri; tüberküloz ilaçlarının yanlış veya düzensiz kullanımı sonucu dirençli tüberküloz vakalarının ortaya çıkmasıdır. Bir diğer neden düşük sosyoekonomik durumdur. Yetersiz beslenme, kötü yaşam koşulları ve kalabalık ortamlar hastalığın yayılmasını kolaylaştırır. Sağlık hizmetlerine erişimin kısıtlı olması tanı ve tedavi gecikmesine neden olur. Toplumlarda yaşam süresinin uzaması ile yaşlanmanı immün sistemi olumsuz yönde etkilemesi, HIV enfeksiyonu, diyabet, kanser gibi bağışıklığı baskılayan ek hastalıkların ortaya çıkması, bazı hastalıklarda kullanılan bağışıklık baskılayıcı ilaçlarda tüberkülozun gelişmesini kolaylaştırmaktadır.
Göç ve Mülteci Hareketleri ile hastalığın yaygın olduğu bölgelerden göç eden bireyler hastalığı farklı ülkelere taşıması, göçmenler ve mültecilerin sağlık hizmetlerine ulaşmakta zorluk çekmesi tüberküloz hastalığının kontrolünü güçleştirmektedir.
Tüberküloz, tedavi edilebilir bir hastalık olmasına rağmen, yukarıdaki nedenlerden dolayı hâlâ dünya genelinde ciddi bir halk sağlığı tehdidi olmaya devam etmektedir. Erken teşhis, etkili tedavi ve temaslıların düzenli taranması hastalığın kontrol altına alınmasında kritik öneme sahiptir.
- Bağışıklık sistemi zayıf bireyler ve risk grupları açısından tüberkülozun önemi nedir? Kimler hastalık açısından daha büyük risk altındadır?
Bağışıklık sistemi zayıf bireyler için tüberküloz (verem) ciddi bir tehdit oluşturur çünkü bağışıklık sistemi zayıf bireylerde tüberküloz gelişme riski sağlıklı bireylerden 10-30 kat daha yüksektir. Sağlıklı bireyler tüberküloz mikrobu ile enfekte olduklarında genellikle bağışıklık sistemi hastalığı kontrol altına alabilir, bunların %5’ i ilk iki yılda hastalanır. Ancak bağışıklığı baskılanmış bireylerde hastalık aktif hale geçme riski daha yüksektir ve daha ağır seyredebilir.
Tüberküloz açısından yüksek riskli gruplar
1. Bağışıklık sistemi baskılanmış kişiler
• HIV/AIDS hastaları: Tüberküloz, HIV pozitif bireylerde en sık görülen fırsatçı enfeksiyonlardan biridir.
- Kanser hastaları ve kemoterapi alanlar: Bağışıklık sistemini zayıflatan tedaviler tüberküloz riskini artırır.
• Organ nakli yapılan hastalar: Bağışıklık baskılayıcı ilaçlar kullanmaları nedeniyle risk altındadırlar.
• Uzun süre kortikosteroid veya immünsupresif ilaç kullananlar: Örneğin romatoid artrit veya otoimmün hastalıklar nedeniyle bağışıklık sistemini baskılayan ilaçlar alanlar daha savunmasız hale gelir.
2. Çocuklar ve yaşlılar
• 5 yaş altı çocuklar: Bağışıklık sistemleri tam olarak gelişmediğinden, tüberküloz enfeksiyonu daha hızlı yayılabilir.
• 65 yaş üstü bireyler: Yaşlanmayla birlikte bağışıklık sistemi zayıfladığı için tüberküloza yatkınlık artar.
3. Kronik hastalığı olanlar
• Diyabet hastaları: Kan şekeri yüksekliği bağışıklık sistemi hücrelerinin işlevini olumsuz etkileyerek tüberküloz riskini artırır.
• Böbrek yetmezliği olanlar: Kronik böbrek hastalığı olan kişiler bağışıklık yetmezliği nedeniyle daha hassastır.
• Beslenme yetersizliği olanlar: Bağışıklık sistemi zayıflar ve tüberküloz gelişme riski artar.
4. Kalabalık ve iyi havalanmayan ortamlarda yaşayanlar (hapishaneler, mülteci kampları, evsizler): Tüberkülozun bulaşma riski bu tür ortamlarda yüksektir.
5. Sağlık çalışanları: Enfekte hastalarla temas ettikleri için risk altındadırlar.
Bağışıklık sistemi zayıf bireyler için erken tanı ve korunma çok önemlidir. BCG aşısı, enfeksiyona karşı tam koruma sağlamasa da çocukları tüberkülozun ağır formlarına karşı koruyabilir. Yüksek risk grubundakiler için düzenli taramalar ve koruyucu tedaviler önerilir.
- Tüberkülozun erken tanınmaması hangi riskleri beraberinde getirir?
Tüberkülozun (TB) erken tanınmaması ciddi sağlık risklerine yol açabilir. İşte bu risklerden bazıları:
1. Hastalığın ilerlemesi: Erken teşhis edilmezse TB, akciğerlerde ciddi hasara yol açabilir ve diğer organlara yayılabilir (milier TB, beyin zarı tüberkülozu gibi).
2. Bulaşıcılığın artması: TB havadan damlacık yoluyla bulaştığı için, tanı konulmazsa hasta çevresindekilere hastalığı yaymaya devam eder.
3. Tedavi sürecinin uzaması ve komplikasyonlar: Erken tedavi başlanmazsa, hastalık daha dirençli hale gelebilir ve standart ilaçlara yanıt verme süresi uzayabilir.
4. İlaç direncinin gelişmesi: Tedavi geciktiğinde veya yanlış uygulanırsa, çok ilaca dirençli tüberküloz (MDR-TB) gelişebilir. Bu durum tedaviyi daha zor ve pahalı hale getirir.
5. Ölüm riski: Tedavi edilmezse tüberküloz ölümcül olabilir, özellikle bağışıklık sistemi zayıf kişilerde (HIV hastaları, yaşlılar, kronik hastalar vb.).
5. Belirtileri tanımak neden kritik?
Tüberkülozun erken belirtileri genellikle hafif olup başka hastalıklarla karıştırılabilir. Ancak şu belirtiler varsa vakit kaybetmeden doktora başvurmak gerekir:
• İki haftadan uzun süren öksürük
• Balgamda kan görülmesi
• Gece terlemeleri
• İştahsızlık ve kilo kaybı
• Açıklanamayan halsizlik ve yorgunluk
• Ateş (özellikle akşamları yükselen hafif ateş)
Erken teşhis, hastalığın kontrol altına alınmasını ve bulaşın önlenmesini sağlar. TB tedavi edilebilir bir hastalıktır, ancak zamanında müdahale edilmezse ciddi sonuçlar doğurabilir. Bu nedenle, belirtileri fark etmek ve erken tanı koymak hayati öneme sahiptir.
- Dünya genelinde tüberküloz vakalarında son yıllarda nasıl bir değişim yaşandı? DSÖ verilerine göre hastalığın küresel yükü ne durumda?
Son yıllarda COVID-19 pandemisinin etkisi ile tüberküloz (TB) vakalarında önemli değişiklikler gözlemlenmiştir. Şöyleki pandemisi sırasında TB teşhis ve tedavi hizmetlerinde aksaklıklar yaşanmış, bu da 2019’da 7,1 milyon olan yeni TB vaka sayısının 2020’de 5,8 milyona düşmesine neden olmuştur. Ancak, pandeminin etkisi geçtikten sonra 2022’de teşhis edilen yeni TB vaka sayısı 7,5 milyona ulaşmış, DSÖ’nün en son yayımlanan 2024 küresel TB raporuna göre de 2023 yılında dünyada tahmini tüberküloz olgu sayısı 10,8 milyon olarak hesaplanmıştır.Bunların 450 000 ‘i çok ilaca dirençli tüberküloz hastalarıdır. Bu veriler, COVID-19 pandemisinin TB ile mücadelede olumsuz etkileri olduğunu, ancak son yıllarda teşhis ve tedavi hizmetlerinin iyileşmesiyle birlikte vakaların yeniden arttığını göstermektedir. Bununla birlikte, TB hala dünyada önemli bir halk sağlığı sorunu olmaya devam etmektedir.
TB vakalarının coğrafi dağılımı incelendiğinde, hastalık yükünün %56’sının Hindistan (%26), Endonezya (%10), Çin (%6,8), Filipinler (%6,8) ve Pakistan (%6,3) gibi ülkelerde yoğunlaştığı görülmektedir.
- Türkiye’de tüberküloz insidansı ne düzeyde? Son yıllarda vaka sayılarında bir artış veya azalma söz konusu mu?
Türkiye’de tüberküloz (TB) insidansı son yıllarda belirgin bir azalma göstermiştir. Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre, 2005 yılında tespit edilen tüberküloz hasta sayısı 20.535 iken, 2019 yılında bu sayı 11.401’e düşmüştür. Bu dönemde hastalık görülme sıklığı yüz binde 29,4’ten yüz binde 13,7’ye gerilemiştir.
COVID-19 pandemisi, ülkemizde de tüberküloz kontrolünü olumsuz yönde etkilemiştir. Verem savaş dispanserlerinde 2019 yılına göre 2020 yılında yapılan muayene sayısı, korumaya alınan birey sayısı, temaslı muayene sayısı ve bakteriyolojik inceleme sayıları yaklaşık %40-50 oranında azalırken, yeni kaydedilen tüberküloz hastası sayısı %20 oranında azalmıştır. Toplam kayıtlı tüberküloz hastası sayısı 2020 yılında 8.925 olarak bildirilmiş, olgu hızı yüz binde 10,7 olarak hesaplanmıştır.
Pandeminin etkilerinin azalmasıyla birlikte, 2023 yılında Türkiye’de 9.408 yeni veya tekrarlayan tüberküloz vakası bildirilmiştir. Ülkemizde 2015 yılından 2023 yılına kadar tüberküloz insidansında azalma %28 saptanmıştır , aynı zaman periyodu içerisinde ölüm oranlarında da %34 lük bir oranda azalma sağlanmıştır. Bu veriler, Türkiye’de tüberküloz insidansının genel olarak azalma eğiliminde olduğunu, ancak COVID-19 pandemisinin tüberküloz kontrolü üzerinde olumsuz etkileri olduğunu göstermektedir.
- Dünya Sağlık Örgütü’nün 2030 yılına kadar tüberkülozu ortadan kaldırma hedefi sizce ulaşılabilir mi? Bu hedef doğrultusunda küresel çapta hangi adımların atılması gerekiyor?
Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) “End TB” (Tüberkülozu Bitirme) stratejisi kapsamında 2030 yılına kadar tüberkülozun küresel sağlık tehdidi olmaktan çıkarılması hedefleniyor. Ancak bu hedefe ulaşmak oldukça zor görünüyor. Tüberkülozun tamamen ortadan kaldırılması için vaka sayılarında yıllık %10-15 oranında azalma sağlanması gerekiyor, ancak mevcut küresel ilerleme hızı %1,5-2 seviyesinde.
Hedefe Ulaşmak İçin Atılması Gereken Adımlar ; 1.Tanı ve Tedavi Süreçlerinin Geliştirilmesi (Hızlı tanı testlerinin yaygınlaştırılması, Daha kısa sürede etkili olan tedavi rejimlerinin geliştirilmesi, İlaç Dirençli Tüberküloz (MDR-TB) vakalarına karşı yeni ilaç kombinasyonlarının kullanılması) .2. Aşı Geliştirme Çalışmalarının Hızlandırılması (Mevcut BCG aşısı çocuklarda kısmen koruma sağlasa da yetişkinlerde etkisi sınırlı, yeni, daha etkili tüberküloz aşılarının geliştirilmesi kritik öneme sahip, ) 3. Sağlık Sistemlerinin Güçlendirilmesi (düşük gelirli ülkelerde tüberküloz kontrol programlarına daha fazla yatırım yapılması, sağlık hizmetlerine erişimin artırılması) 4. Sosyal ve Ekonomik Destek Programları ( Tüberküloz, genellikle yoksullukla bağlantılı bir hastalık olduğu için sosyal yardımların artırılması, Hasta bireylerin tedaviye devam edebilmesi için ekonomik destek sağlanması, hükümetlerin, tüberküloz kontrolünü sağlık politikalarının öncelikleri arasına alması) olarak sıralanabilir.
Eğer bu adımlar hızla uygulanmazsa, 2030 hedefinin tutturulması pek mümkün görünmüyor. Mevcut ilerleme hızına göre, tüberkülozun küresel düzeyde ortadan kaldırılması 2050’leri bulabilir. Bunun önüne geçmek için küresel iş birliği, daha fazla finansman ve yenilikçi sağlık çözümleri gerekiyor.
- Dünya Tüberküloz Günü gibi farkındalık etkinliklerinin hastalığın kontrolü üzerindeki etkisi nedir? TÜSAD olarak bu kapsamda yürüttüğünüz çalışmalar var mı?
Türkiye Solunum Araştırmaları Derneği (TÜSAD), tüberküloz farkındalığını artırmak için çeşitli etkinlikler düzenlemektedir. Örneğin, 31 Mart 2022 tarihinde “Tüberküloz Yönetiminde Rehber Önerileri” başlıklı bir etkinlik gerçekleştirilmiştir. Ayrıca, 24 Mart 2022 ve 2023 Dünya Tüberküloz Günü’nde TÜSAD Tüberküloz Çalışma Grubu üyeleri, TRT Radyo’da bilgilendirmeler yapmıştır.Lise ve yüksek okullarda konferanslar düzenlenmştir. 2024 yılında da benzer çalışmalar planlanmaktadıt Bu tür etkinlikler, toplumun bilinçlenmesine katkı sağlayarak tüberkülozun erken teşhisi ve tedavisine destek olmaktadır.