Perde Arkasındakiler

SAVAŞ GEMİSİNDEN İLAÇ SEKTÖRÜNE YOLCULUK: ABDURRAHİM FİDAN

Eczacıbaşı Medikal Müdürü Abdurrahim Fidan, BusinessMED’e verdiği röportajda, uzun yıllarını medikal sektöründe geçirmiş bir profesyonel olarak kariyerinin başlangıcından bugüne kadar olan yolculuğunu bizlerle paylaşıyor.

1. Öncelikle sizi tanımak isteriz, kısaca kendinizden bahseder misiniz?

Merhaba, ben Abdurrahim! Öncelikle tüm BusinessMed okurlarına selam vermek istiyorum. Eğer daha önce karşılaşmadıysak, umarım en yakın zamanda tanışma fırsatımız olur. 20’li yaşlarımın sonlarındayım ve Kocaeli Tıp Fakültesi mezunuyum. Pandeminin başlangıcında 1 yıl boyunca hekimlik yaparak iş hayatıma adım attım ve 2 yıldır onkoloji alanında Medikal Müdür olarak kariyerime devam ediyorum.

2. Medikal/İlaç sektörüne geçiş hikâyeniz?

Tıp eğitimim sırasında ilaç sektörüyle tanışma fırsatı buldum ve bu alana duyduğum ilgi, intörnlük döneminde daha da pekişti. Ancak pandemi döneminde MSB kadrosunda sivil tabip olarak çalışmaya başladım. Savaş gemilerinde 6 ay boyunca hekimlik deneyimi yaşadım. Aşılanma oranlarının artarak pandeminin sakinleşmesiyle birlikte iş görüşmelerine başladım. Ve görüşme anılarım, gerçekten ilginç… Savaş gemisinden ayrılamıyordum ve bazen aşırı soğukta, bazen de komutanlara çaktırmadan diğer askerlerden yardım alarak uygun bir kamara bulmaya çalışıyordum (aramızda) 😅 Sonunda iş teklifini kabul ettim ve birkaç fırtına atlattıktan sonra gemiden ayrılıp istifamı vererek ilaç sektöründeki kariyerime başladım.

3. Bu işi yapmıyor olsaydınız ne yapmak istersiniz?

Diyelim ki doktor değilim…Matematik ve fizikten her daim etkilenmişimdir. Üniversite tercihlerimde o yıl ilk kez açılan nanoteknoloji mühendisliğini de düşünmüştüm. Bu alanda neler başarabilirdim acaba? Kanser tedavilerini nanoteknoloji ile tasarlamak gibi düşünceler geliyor aklıma. Peki, sağlık dışında? Evreni anlamaya çalışan bir astrofizikçi de olabilirdim. Günümüz astrofizik tartışmalarına yön verebilmek harika olurdu.

4. Sektördeki son dönemi nasıl değerlendiriyorsunuz? Sektöre yeni girmek isteyen ya da girenlere önerileriniz var mı?

Bu alanda çalışmayı düşünen yeni mezun hekimlere önerim, sektördeki hekimlerle iletişim kurmaları ve bu alanda ne yapmak istediklerine dair hayal güçlerini kullanmaları. Eğer işi seveceğinizi düşünüyorsanız, kararlı adımlar atmak kesinlikle doğru bir seçenek.

Bir medikal müdür olarak, çalıştığınız terapötik alana geniş bir perspektiften bakma fırsatınız oluyor ve detaylara yakından odaklanabiliyorsunuz. Aynı zamanda farklı terapötik alanları tanıma ve kendinizi geliştirme şansı buluyorsunuz. Ve bu süreçte yalnız olduğunuzu düşünmeyin, alandaki en değerli hocalarımızla kol kola yürüyorsunuz.

5. Rakiplerinize buradan rekabeti tatlılaştıracak bir şey söylemek ister misiniz?

Rekabet! Medikal müdür olarak, bu kelimenin benim için anlamı, muhtemelen okurlarımızın çoğundan farklı olmalı. Evet, tıp fakültesinde birçok ilaç ve tedavi hakkında bilgi ediniyoruz. Ancak o ilacın medikal müdürü olarak bambaşka bir deneyim elde edebiliyoruz. Ürünlerinizi sadece sevmez, aynı zamanda sahiplenir ve tüm detaylarını en ince ayrıntısına kadar bilirsiniz. Rakip molekülünüzün uydusunda, kendinize ve molekülünüze güvenle en ön sıradaki yerinizi aldığınızda, tam da o an, rekabeti hissedersiniz.

Rakiplerime seslenecek olursam; karşılıklı bir debate mi düzenlesek acaba? Katılım fena olmaz sanırım 😊. Debate uydu sempozyumları… Ne dersiniz?

Geldik En’li sorularımıza;

1. En çok mutlu olduğunuz ve dinlendiğiniz zamanlar?

En mutlu olduğum an; güneşli bir havada snowboardla yüksek bir hızla kayakçıların arasından kayarken, rüzgârı yüzümde hissederken adrenalinin ve özgürlüğün tadını çıkarmak. Dengeyi kaybedip yuvarlanmaya başlayınca arkadan gelenler için bir görsel bir şölene konu olmanın da keyfi başka.

En dinlendiğim an ise; köpekbalıklarının aklımda olmadığı bir anda açık denizde sakince palet çırparak kıyıyı ve bulutları izlemek. Bu sakinlik ve huzur dolu an, beni hayatın telaşından olabildiğince uzaklaştırır.

2. En son okuduğunuz kitap ve sizde bıraktığı iz?

En son Prof. Dr. Cem Say’ın yayına hazırladığı Mustafa Kemal Atatürk’ün Geometri kitabını okudum. Kitaptan bir ifadeyi paylaşmak isterim ve gelin birlikte hayal edelim; “Bizim oturup geometri kitabı yazan bir cumhurbaşkanımız vardı.”

3. Çevrenizdeki insanların size en çok hangi cümle/kelimeyi söylemesini isterdiniz?

Sabahları, canlı ve enerjik bir “günaydın” ve başarılarımızı paylaştığımız bir “başardık”. Gözlerimi kapattığımda, bu kelimelerde anlam dolu anılar ve hayaller canlanıyor.

4. Şimdiye kadar katılmaktan en keyif aldığınız etkinlik neydi?

Üniversite yıllarımda “Kanope” adlı öğrenci kulübünü kurarak katıldığım organ bağışı temalı etkinliklerden biri en unutulmaz deneyimlerimden biriydi. Projeler geliştirdik, sağlık çalışanları ve halk arasında organ bağışı farkındalığını artırmayı amaçladık. Fakültemizin düzenlediği bir organ bağışı sempozyumunda; Kanope sayesinde organ bağışının önemini hisseden bir koordinatörün içten konuşması, tüm çabalarımızın ne kadar etkili olduğunu görmemizi sağladı. Bu an, kulüp olarak yaptığımız işin gerçek anlamda toplumsal bir değişime nasıl katkı sağlayabileceğini gösterdi. O an hissettiğim keyif ve mutlulukla gözlerimin dolduğunu hatırlıyorum.

Şimdi de biraz kişisel sorular;

1. Kendinizi 3 kelime ile tanımlamanızı rica etsek bunlar ne olurdu?

Meraklı, inovatif, pozitivist

2. Hayatınızda bir keşke bir de iyi ki dediğiniz iki durum paylaşabilir misiniz?

Daha fazla kitap okumuş olmak için “keşke” derdim. Kendimle barışık birisi olabildiğim için de “iyi ki” diyebilirim.

3. Bunu herkes bilmeli dediğiniz bir hayat tecrübenizi bizimle paylaşabilir misiniz?

Dahiliye stajımdaki bir hocamın anlatımından etkilenip, ders sonrası hocamın arkasından gitmiştim. Muhabbete başladık, birkaç dakika sonrasında not defterini çıkardı ve yazdığı şiirleri okumaya başladı. Birkaç yıl sonra hocamız yeni öğrencileri ile dersteyken, yaşadığımız bu anıyı anlatmış ve ders esnasında benim de sesimi duymak istemiş.

Yaşadığım bu deneyim; insanların, yüzeyin ötesine geçtiğimizde, beklentilerin ötesinde, ilginç ve duygusal yanlarını keşfetmemizin ne kadar önemli olduğunu bana öğretti. İletişim sadece bilgi aktarımından daha fazlasıdır; bir insanın derinliklerini, duygularını ve tutkularını keşfetmek, gerçek anlamda bağ kurmanın anahtarıdır.

4. Mutluluğun tanımı nedir sizce?

Mutluluğu anlık ve süreğen olarak iki ana kategoriye ayırabilirim. Anlık mutluluk, herhangi bir şeyden haz duymanın sonucu olarak ortaya çıkar. Lezzetli bir yemek, bir kahve, bir gülümseme veya hoş bir melodi gibi örnekler verilebilir. Süreğen mutluluk ise, içsel huzuru yakalamanın ve hayatın pek çok sorusuna cevap bulmuş olmanın sonucu olarak hissedilen duygudurumu olarak ifade edilebilir.

5. Hayatta ilham aldığınız bir kişi ya da bir söz var mı?

“İlk seferde gerilimler ve kaygılar yaşamın ne hoş olabildiğini görmemizi engeller, ama ikinci seferde fark ederiz.” About Time

6. Bugüne kadar gerçekleştirdiğiniz iş mülakatlarınızda komik veya ilginç bulduğunuz bir anınız var mı?

İlk mülakatlarımı savaş gemisinde gerçekleştirdiğimi söylemiştim. Komutanlarımın nasıl bir tepki vereceğinden bir haber olarak kamaramda ilk mülakatıma hazırlanıyorum, kapının dışına da “toplantıdayım” yazan bir kağıt astım. Tam görüşme bitmişti ki, kapı bir anda açıldı. Komutan ve ikinci komutan içeri girdi ve komutan dedi ki: “Ne toplantısı…”. Komutanların şaşkınlığı hala gülümsememe neden olurken; yazımın amacının tam tersine hizmet etmesi ise, bir plan yaparken iki kez düşündürüyor.

7. Zamanı durdurmak isteseniz hangi yaşta isterdiniz? Neden?

Zamanı durdurmak ister miyim bilemiyorum, ancak yavaşlatabilmek veya genişletebilmek inanılmaz olurdu. Her yaşımızın bizi biz yapan ayrı bir önemi var. Her yeni günü ayrı bir keyifle ve benzersiz olduğunu unutmadan yaşamak en iyisi.

8. Önümüzdeki sene üzerine yoğunlaşacağınız tek bir konu olsaydı, bu ne olurdu?

İmmünoonkoloji olurdu. Bağışıklık sisteminin kanser hücrelerini tanıma, hedefleme ve yok etme yeteneğini nasıl optimize edebileceğini araştıran son derece ilgi çekici bir alan. Klinik çalışmaların sonuçları, geleceğe yönelik büyük umutlar taşıyor. Aynı zamanda, 2018 Nobel Tıp Ödülü’nün de immünoterapi alanındaki önemli keşiflere verildiğini belirtmek isterim.

9. Dünyaya yeniden ve bir hayvan olarak gelseydiniz bu hangi hayvan olurdu?

Su altı dünyasının benzersizliği ve tanıdık olmadığımız iklim ve coğrafya koşulları dolayısıyla meraklı olduğum Antarktika kıtasında yaşayan bir penguen olarak reenkarne olmak nasıl olurdu acaba?

Yorumlar