Röportajlar

PİERRE FABRE TÜRKİYE, YENİLİKÇİ ÜRÜNLERİYLE BÜYÜMEYE DEVAM EDİYOR

Pierre Fabre Türkiye Genel Müdürü Sercan Özen Yıldırım ile gerçekleştirdiğimiz röportajda şirketin Türkiye pazarındaki konumu, stratejileri ve gelecek hedefleri üzerine konuştuk.

Pierre Fabre Türkiye olarak şirketinizi tanıtır mısınız? Hangi alanlarda faaliyet gösteriyorsunuz ve Türkiye pazarında nasıl bir konumdasınız?

Dünya’da 43 ülkede yaklaşık 10 bin çalışanı ile faaliyet gösteren Pierre Fabre, Türkiye’de de yaklaşık 20 yıldır faaliyet gösteriyor.  Pierre Fabre Türkiye olarak, dünyada en çok büyüyen Pierre Fabre ülkelerinden birisi olduğumuz için Fransa’daki değerli global ekip bize yürekten inanıyor. Dermokozmetik alanında hem finansal hem de ekipsel anlamda büyüme odaklı ve başarılarla dolu süreçlere sahibiz ve bu durum Türkiye pazarındaki marka algımızı her yıl daha ileri düzeylere taşıyor.

Son zamanlarda gerçekleştirdiğimiz global iş birlikleri ile karşılanmamış ihtiyaçların olduğu metastatik kolorektal kanser, malign melanom ve meme kanseri gibi farklı kanser türlerinde ürünler geliştiriyoruz. Bu ürünlerin ruhsatını alarak ülkemizdeki hastaların kullanımına sunmak için yoğun olarak çalışıyoruz. En önemli misyonumuz onkoloji ürünlerimizi hastalara ulaştırabilmektir. Bu anlamda evet,onkoloji alanında ülkemizde de mevcut birçok çalışma yürütüyor ve yenileri için de AR-GE çalışmalarımıza ağırlık veriyoruz. Belirlediğimiz bu hedefleri 2025 yılında yenileriyle geliştirerek Pierre Fabre dünyasını çok daha geniş ve renkli hale getireceğiz. 

Şirketinizin global vizyonu doğrultusunda Türkiye’ye özel stratejileriniz ve hedefleriniz nelerdir?

Pierre Fabre Türkiye olarak birçok dünya ülkesi gibi bu alandaki gelişmeleri yakından takip ediyoruz. Sektörün büyümesiyle birlikte yeni oyuncuların pazara dahil oluşu dermokozmetik sektörünün ülkemizde de popülerliğinin önünü açtı. Pierre Fabre’nin global ölçekte belirlediği stratejiler, Türkiye’nin de dahil olduğu tüm Pierre Fabre ağını kapsıyor. Örneğin, markamızın global stratejileri arasında büyük önem taşıyan Green Impact (Yeşil Görev) kapsam olarak; tüketicilerin kullandığı dermokozmetik ürünlerin içeriğinden, ambalajına, hammadde tedarikinden sürdürebilirlik hassasiyetine kadar birçok önemli başlığı şeffaf bir biçimde değerlendirerek tüketiciyle marka arasında bir güven ilişkisi inşa ediyor. Bu örnek başta olmak üzere birçok stratejisiyle Türk tüketicilerinin beklentilerine de yön verdiğini söyleyebiliriz. 2024 yılında Türkiye pazarına verdiğimiz ürünlere yenilerini ekliyoruz. İnovatif onkoloji ürünlerinden bu yıl 2 ürünü Türkiye pazarına vermeye hazırlanıyoruz. 2024’de artırdığımız dermokozmetik alanında başta Eau Thermale Avene markamızın bilinirliğimizi ve pazar payını 2025 yılında da artırmak öncelikli hedeflerimiz arasında.  

Pierre Fabre’nin sürdürülebilirlik vizyonu çerçevesinde sağlık sektöründe çevresel etkileri azaltmaya yönelik yürüttüğünüz çalışmaları paylaşabilir misiniz?

Yeşili ve doğayı koruma misyonuyla yola çıkan Pierre Fabre ürünlerinin büyük bir çoğunluğu organik tarım arazilerinde üretiliyor, üretimden tüketiciye ulaştığı ana kadar doğaya zarar vermemek adına çok ciddi yatırımları bulunuyor. Pierre Fabre’nin 2021 yılında başlattığı Yeşil Etki İndeksi projesi, tüm bu süreci tüketiciyle de şeffaf bir şeklide paylaşıyor. 2021 yılında A’dan D’ye kadar olan ve 22 kriter üzerinden değerlendirilen skorlama sistemi 2024 yılından itibaren A harfinden E harfine 50’den fazla kriter ile değerlendiriliyor. Kriterlerin %80’i çevresel, %20’si sosyal kriter olarak kategorize ediliyor. Çevresel kriterler, ürünün içeriğinin biyoçözünür oluşu, kullanılan bitkinin organik tarımla elde edilmiş oluşu, ambalajının geri dönüştürülebilir ya da geri dönüştürülmüş malzemelerden elde edilmiş olması gibi kriterler değerlendirilirken, sosyal kriterlerde aslında bu ürünün satışından elde edilen gelir ile insana ve doğaya katkı sağlanması değerlendiriliyor. Pierre Fabre dermokozmetik ürünlerin %72’si A veya B harfleriyle derecelendirilmiş olup, tüm ürünlerini A kategorisine taşımayı hedefliyor.  Yeşil görev kapsamında ise 2025 yılına kadar karbon ayak izimizi %30, çöpümüzü %15, su tüketimimizi %20, enerji tüketimimizi %25 azaltmayı ve total enerjimizin %25’inin yenilenebilir olmasını hedefliyoruz. Ve yine her yıl olduğu gibi bu yıl da doğa dostu bir projeyi hayata geçirmeyi hedefliyoruz.

2025 yılı ve sonrası için Türkiye’deki pazar payınızı genişletmek adına planladığınız yenilikler veya projeler var mı?

Türkiye’nin ve Pierre Fabre Grup şirketlerinin odağında 3 temel odak var: Dermokozmetik, inovatif onkolojik ürünler ve Green Mission (Yeşil Görev).

  • Dermokozmetik alanında başta Eau Thermale Avene markamız olmak üzere dermatologlar tarafından önerilen cilt sağlığını ön plana alan medikal altyapısı güçlü ürünlerle portföyümüzü öncelikli odak kategorilerimizde genişleterek yer almaya devam edeceğiz. Güneşten korunmanın, sadece güneş değil ekranlar tablet ve bilgisayarlardan gelen mavi ışığa karşı da yaz-kış korunmanın gerekliliğini anlatmaya bu konuda bilinçlendirmeye devam edeceğiz. Ducray markamızla 2024 yılında leke alanında yeni ürünler sunduk. 2025 yılında saç bakımında kepek ve saç dökülmesi alanında uzmanlığımızı pekiştiren ürünler sunacağız. Yine dermokozmetik alanında Dexeryl adında yeni bir markayı daha Türkiye pazarına sunarak geniş hedef kitlelere etkin ve güvenilir cilt bakımını erişilir kılıyoruz. Dexeryl’in yaygın bulunurluğunu sağlamak hedeflerimiz arasında yer alıyor.
  • Türkiye ekibi olarak inovatif onkoloji alanında karşılanmamış ihtiyaçların olduğu metastatik kolorektal kanser, malign melanom ve meme kanseri gibi farklı kanser türlerinde ürünlerin Türkiye pazarında ruhsatlandırma ve pazar erişim süreçlerini hayata geçiriyoruz. 2024 yılında inovatif onkoloji alanında 1 yeni ürünü piyasaya sunduk, 2025 yılında ise iki inovatif ürünü Türkiye pazarına vermeye hazırlanıyoruz Hastaların bu ürünlere erişimini sağlamak en önemli hedeflerimiz arasında yer alıyor.
  • Vakıf dışında grup şirketlerde faaliyetlerimizi doğa dostu hale getirmek, karbon ayak izini azaltmak için “Yeşil Görev” adı altında çalışmalar yürütüyoruz. Ürünlerimizin sosyal ve çevresel etkilerini bağımsız kuruluş AFNOR sertifikasyon sistemi ile derecelendirerek şeffaflıkla yeşil etki indeksimizi paylaşıyor ve tüm ürünlerimizi A kategorisine taşımayı hedefliyoruz.

Pierre Fabre olarak AR-GE çalışmalarının şirketiniz için önemini nasıl tanımlarsınız? Bu alanda yürüttüğünüz veya planladığınız projeler neler?

Pierre Fabre gelirinin büyük bir kısmını AR-GE çalışmalarına ayırıyor. Yani aslında şirketin tamamı sosyal sorumluluk ile insan sağlığı ve güzelliğine katkı sağlamak için bilimsel araştırmalar yapma hedefiyle hareket ediyor. AR-GE uzmanlığımız, duyusal çekiciliği ve etkinliği bir araya getiren ve tüm cilt tipleri tam güvenliği garanti eden benzersiz rafine ürünler formüle etme yeteneğimizle şekilleniyor. Bu yeteneği kalıcı kılarken, formüllerimizin biyolojik parçalanabilirliğini, çevresel ve etik etkilerini de kontrol ederek doğaya saygı etiğiyle ilerliyoruz.

İlaç sektörü hızla dijitalleşiyor. Bu doğrultuda Pierre Fabre olarak dijital sağlık alanında ne gibi yatırımlar yapıyorsunuz?

Çağın getirdiği teknolojik gelişmeler her sektörde olduğu gibi bizim sektörümüzde de etkin bir biçimde kullanılıyor.Pierre Fabre grubu olarak sağlık ve dermo-kozmetik sektörlerinin yanı sıra şirketin kendi destek fonksiyonları dahilinde de dijital inovasyonu geliştirmek amacıyla, en büyük önceliği e-sağlık alanındaki projeleri hızlandırmak olan bir ekip olan dijital inovasyonu 2015 yılında başlattı. Pierre Fabre bünyesindeki dijital inovasyon ekipleri, kurum içi bir kuluçka programı aracılığıyla sağlık ve dermokozmetik alanlarında dijital hizmet tabanlı inovasyonlara odaklanarak endüstri 4.0 çağında tüm süreçlerini ve iş kollarını optimize edecek girişimlerle ilerliyorlar. Avène markamızda alanında uzman bir ekiple hayata geçirilen çevrim içi cilt analizi uygulaması, cildin kişiye özel ihtiyacını belirleyerek doğru ve etkili ürünlerle cilt bakım rutini öneren bir uygulama. Geliştirdiğimiz bu uygulama tüm kullanıcılarımız tarafından kısa sürede keşfedildi ve aktif şekilde kullanılmaya başlandı. Her cildin ihtiyacı farklı ve bu nedenle cildini tanımak ve doğru ürünle buluşmak tüm tüketicilerimizin ortak isteği ve biz bu ihtiyacı teknolojinin sağladığı ayrıcalıklarla her yerden ulaşılabilir kılan bir uygulama geliştirerek geniş kitlelere ulaşmayı hedefledik. Yine Avrupa’nın bir numaralı saç bakım markamız Ducray’de özellikle saç analizlerinde gelişmiş teknolojik uygulamalarla hedef kitlesine uzaktan saç tipini tanıma ve ihtiyaçlarını belirleme olanağı sunuyor.

Türkiye’deki sağlık profesyonellerine yönelik eğitim programları veya seminerler gibi projeleriniz var mı?

Pierre Fabre olarak sağlık profesyonelleri ile kurduğumuz güçlü güven ilişkisinin sonucu olarak eczaneler birincil satış noktalarımızı oluşturuyor. Tüketicilerimizin ihtiyaçlarını tespit etmek ve ihtiyacı olan ürünü tüketiciyle buluşturmak konusunda dermatologlar ve eczacılar en önemli iş ortaklarımız. En hassas ciltler dahil tüm cilt tiplerine sunduğumuz dermatolojik çözümleri, düzenli eğitimlerle aktarıyor ve markamızın en doğru şekilde tüketiciye ulaşmasını hedefliyoruz.

Sosyal sorumluluk projelerine yönelik şirketinizin odaklandığı alanlar neler? Türkiye’deki toplum sağlığına katkı sağlamak adına neler yapıyorsunuz?

Pierre Fabre’nin bir vakıf şirketi olmasından hareketle sosyal sorumluluk projeleriyle her zaman iç içeyiz. Şirketimizin sürdürülebilirlik misyonu kapsamında Yeşil Görev olarak adlandırılan önemli bir projesi var. Bu proje ekseninde karbon ayak izimizi azaltmak için var gücümüzle çalışıyoruz. Bunun dışında, globalde olduğu biz de Türkiye’de Albinizm Derneği ile projeler yapıyoruz, KAÇUV, ZİÇEV, LOSEV gibi kurumlarla iş birliklerimiz oluyor. Doğayı korumak için Ege Orman Vakfı ile iş birliğimizle bir orman oluşturduk, 500 fidan ile başladık ve düzenli biçimde bağışlarımız devam ediyor. Ekibimizle Adalar sahil temizliği yaptık. TURMEPA ile denizleri temizlemek için çalıştık. Geçtiğimiz yıllarda Mardin’de 1 ay süren ve köy köy dolaşarak 5000 çocuğa ulaştığımız Yeşilçam Doğa ve Çocuk Filmleri festivalini hayata geçirdik. Çocuklarla okul bahçelerini temizledik, ağaçlandırdık, yaratıcı drama atölyelerinin yanı sıra konusu doğayı korumak olan 5 film gösterimiyle çocuklara doğayı koruma bilinci aşılayarak hep birlikte eğlenceli bir deneyim yaşadık. 2025 yılına ise yine doğa dostu bir proje ile başladık, Antalya’da geçen sene aramızdan ayrılan ekip arkadaşımız Özgür Demirkol anısına 2000 fidanlık bir ağaçlandırma projesini tüm Pierre Fabre ekibi olarak birlikte hayata geçirdik.

Golden Pulse Awards’da dört prestijli ödül kazanarak büyük bir başarıya imza attınız. Bu ödüller sizin için ne ifade ediyor ve Pierre Fabre ailesi olarak bu başarıyı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Evet, Golden Pulse Awards’dan dört prestijli ödülle ayrıldık. Avène’in yıl boyunca gerçekleştirdiği influencer marketing projeleri; Yılın En Başarılı Influencer İletişimi Paylaşımı ve Yılın Projesi kategorilerinin kazananı oldu. Dexeryl markamız Yılın En Başarılı Tıbbı Cihazı kategorisinden ödülle ayrıldı. Yine En Başarılı Eczacı Eğitimi kategorisinin ödülünü ise Ducray ve Avène markalarımızın birlikte hayat verdiği Pierre Fabre Cilt & Saç Bakım Akademisi aldı. Pierre Fabre Türkiye olarak aldığımız ödüllerle 2025 yılına güçlü bir giriş yaptığımız için mutluyuz. Tüm projeleri tekrar tebrik ediyorum.

Pierre Fabre Cilt & Saç Bakım Akademisi’nin eczacı eğitimindeki başarısı ödüllerle de tescillendi. Bu proje hakkında daha fazla bilgi verebilir misiniz? Önümüzdeki dönemde buna benzer başka projeler planlıyor musunuz?

Pierre Fabre olarak eczaneler birincil satış noktalarımızı oluşturuyor. Tüketicilerimizin ihtiyaçlarını tespit etmek ve ihtiyacı olan ürünü tüketiciyle buluşturmak konusunda eczacı eğitimlerini çok önemsiyoruz. Tüm Türkiye çapında yüz yüze ve uzaktan eğitimlerle eczacılarımızda yıl boyu yakın temas içinde oluyoruz, buna özel bir ekibimiz var ve yüksek bir özveri ile yoğun bir eğitim programını başarı ile uyguluyorlar ve her sene de yine aynı şekilde eczacılarımızın yanında olmaya devam edeceğiz.

Yorumlar