Röportajlar

TEİS: ECZACILIK; HALKIN SAĞLIĞINI KORUMADA ÇOK KRİTİK BİR ÖNEME SAHİP

Tüm Eczacı İşverenler Sendikası (TEİS) Başkanı Ecz. Nurten Saydan,  “14 Mayıs Dünya Eczacılar Günü” dolayısıyla BusinessMED’e açıklamalarda bulundu.

Dünya Eczacılar Günü, eczacıların dünya çapındaki katkılarını tanımak için kutlanıyor. Bugünün önemi hakkında neler söyleyebilirsiniz?

Eczacılık tüm dünyada çok önemli konuma sahip bir meslektir. Tüm dünyada eczacılar; gerek hastanelerde yaptıkları doz kontrolleri ve geri bildirim ile gerek serbest eczanelerde hastalara yaptıkları bilgilendirmeler ile ve gerekse kamuda yaptıkları görevlerde sağladıkları katma değer ile maddi karşılığı ölçülemeyen toplumsal fayda üretmekte, hastaların doğru ilaca doğru dozda ulaşmasını sağlamaktadır. 

Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Sağlık Bakanı Refik Saydam’ın “Eczacılık ne un ticaretidir, ne üzüm ticaretidir, ne de sirke ticaretidir; bir sanattır, bir ilimdir; hastaya bakmak ilminin bir şubesidir. Bundan dolayı eczane, hiçbir memlekette doğrudan doğruya bir ticaret müessesesi telakki edilmemiştir. Çünkü, bütün bir memleketin, hepimizin hayat ve sıhhatine ait bir meseledir.” şeklinde ifade ettiği üzere eczacılık; hem ülkelerin hem de halkın sağlığını korumada çok kritik bir öneme sahip bir meslek olduğu için bugünün de önemi büyüktür.

Eczacıların sağlık sistemindeki rolü ve önemi hakkında neler söyleyebilirsiniz?

Eczacılar, toplum sağlığının korunması yönünde her zaman önemli bir yere sahip olmuştur. Eczacının rolü bireysel olarak hastalara ilaç tedarik etme ve hastanın ihtiyaçları doğrultusunda tavsiyelerde bulunmak olarak düşünülebilir. Ancak zamanla gelişen teknoloji ile birlikte hastaların ihtiyaçları arttı ve eczacının görevleri de genişledi. Günümüzde ilaçlar gelişiyor ve eczacılar da bilgilerini yeni teknolojiye uyumlu hale getiriyorlar. 

Eczaneler ilaç ve sağlıkla ilgili yeni bilgilerin hayata geçirilmesinde diğer sağlık otoriteleri ile iş birliği içinde devlete yardım eden önemli bir ortak paydaş konumuna gelmiştir. 

Sendikaların, eczacılar için önemi nedir?

Sendikaya üye olmak, her meslek mensubunun kendi inisiyatifindedir. Yani kişi sendikaya istediği zaman üye olur, istediği zaman ayrılır. Sendikanın çalışmalarından memnun kalırsa üyeliğini devam ettirir. Eczacı odalarına üye olmak yasalarımız gereği mecburidir. Meslek örgütümüz bizim için iyi çalışmalar yapsa da yapmasa da üyeliğimiz devam etmek zorundadır. Orada tek yapacağımız müdahale yöneticilerini seçimle değiştirmek olabilir. Ancak seçilen yönetimlerin hiçbiri yeterli çalışmayı yapamıyorsa ne yapabilirsiniz? Üyelik aidatınızı öder ve bu duruma katlanmak zorunda kalırsınız. 

Oysa sendika her zaman üyelerinin memnun olmasını sağlamak zorundadır. Bunun için sürekli dinamik olmalı ve üyelerinin ihtiyaçlarını hızlı bir şekilde karşılamalıdır. Ancak bu şekilde var olabilir. Bu durum üyenin menfaatine olan bir durumdur. Sendikanın çok iyi hizmet etmesi diğer meslek örgütlerini de tetikleyecek, üyelerini memnun etmek için daha dinamik hareket etmek zorunda kalacaklardır. Bu durum; meslektaşın menfaatine bir durumdur. Kısacası sendika meslek örgütünün yerine geçmeyi değil onu çalıştırmayı ve hızlandırmayı amaç edinmiş bir kurumdur.

Türk Eczacıları Birliği (TEB) ve Eczacı Odaları 6643 sayılı kanuna göre kamu tüzel kişiliği niteliğinde meslek kuruluşlarıdır. Sendikamız ise anayasamızın verdiği hak ve özgürlükler bağlamında sendikalar kanununa istinaden kurulmuş sivil toplum örgütlenmesidir. 

TEB ve Eczacı Odalarımızın mesleki hak ve menfaatlerin korunması yönünde yaptıkları çalışmalarda sinerjik etki yapan ve bireysel olarak karşılaştıkları sorunlarda birebir hak arama yetkisine sahip olan ve bunu birebir uygulayabilen yegane kurum sendikadır.  Sizin eczanenizle ilgili olmak kaydıyla bireysel olarak yaşadığınız her türlü hukuki sorununuzda, sizi temsil etme savunma yetkisine sahip tek kurumdur.

Eczacıların rolü yıllar içinde nasıl gelişti ve ne gibi yeni sorumluluklar ortaya çıktı?

Eczacılık mesleğinin dönüşümü paralelinde değişen eczacı rolleri, sunulan eczacılık hizmetlerinin çeşitlenmesine ve eczacıların sorumluluklarının artmasına yol açmıştır. Sağlık sektörünün bir paydaşı olan eczacıların rollerini değerlendirme noktasında hasta memnuniyeti önemli bir parametredir. Bilimsel eczacılığın ilk dönemlerinde hastalıkla mücadele ön plandayken günümüzde artık hasta odaklı yaklaşım ön plana çıkmış durumdadır. Bu durum da eczacıları durağan olmayan, sürekli yeniliklere açık ve kendini yenileyerek geliştiren bir meslek grubu haline getirmiştir.

Eczacıların günlük uygulamalarında karşılaştıkları en yaygın zorluklar neler, bunlara ne gibi çözümler üretilebilir?

En önemli sorunların başında bulunamayan ilaç geliyor. Ülke genelindeki tüm meslektaşlarımız birçok ilacın temininde sıkıntı çekiyor ve ne yazık ki hastalarımız da mağdur oluyor. Özellikle ithal olarak yurtdışından gelen ilaçlar başta olmak üzere aralarında kanser ilaçlarının da olduğu bazı ilaçlara ulaşmakta sorun yaşıyoruz. Bu sürecin başlıca sebebi; ilaç fiyatlandırma politikasında izlenen fiyatları baskılayıcı tutum olmakla birlikte, üretici ve aracı paydaşların maliyetin karşılanmadığı noktada üretimden ya da tedarikten vazgeçmesidir. 

Sağlıkta şiddet olaylarında biz eczacılar da nasibimizi alıyoruz. Eczanelere yönelik yaşanan şiddet ve hırsızlık gibi olaylar yüzünden özellikle gece nöbet tutan eczacıların can güvenliği tehlikede. Eczacı artık can ve mal güvenliğinden endişe ediyor. Gece nöbetlerinde yaşanan soruna hala kalıcı bir çözüm bulunamadı. 

Sendika olarak muayene ücretleri ile ilgili tavrımız ilk günden beri net. SGK için muayene ücreti karşılamak istemiyor, ilaç fiyat farkı, ilacın neden ödenmediği gibi konularda halka bilgi vermekle uğraşmak yerine enerjimizi ilacın doğru kullanımı hakkında hastayı bilgilendirme yönünde kullanmak, angaryalardan kurtulmak istiyoruz.

Bilimsel eczacılığın
ilk dönemlerinde hastalıkla mücadele ön plandayken günümüzde artık hasta odaklı yaklaşım ön plana çıkmış durumdadır. Bu durum da eczacıları durağan olmayan, sürekli yeniliklere açık ve kendini yenileyerek geliştiren bir meslek grubu haline getirmiştir.

Eczacılık eğitiminin kalitesini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Özellikle son yıllarda hızla açılan eczacılık fakülteleri eğitim kalitesini maalesef düşürdü. Plansız bir şekilde her geçen gün artan eczacılık fakülteleri gençlere bir gelecek sunan kurumlar olmak yerine, işsizliği öteleyen bir yapı halini almış durumda. Bugünkü koşullarda 2025 yılında 15 bin işsiz eczacı olacağı öngörülüyor. 

1997 yılına kadar 7 tane eczacılık fakültesi bulunurken, yıllar içinde bu sayı dokuz kat artarak bugün eczacılık fakülte sayısı 62’ye ulaşmış durumda. Eğitim veren eczacılık fakültesinden ise sadece 14’ü tam akredite eczacılık eğitimi veriyor. Ayrıca, bu fakültelerde yetişmiş eczacılık eğitimi verecek hocalarımız da bulunmuyor. Yeterli öğretim kadrosunun, laboratuvarın olmadığı, apartman katı tarzı eczacılık fakülteleri ile eczacılık eğitimi verilemez. Tam donanımlı bir eczacılık fakültesinde 100’ü aşkın akademik kadro varken, akredite olmayan eczacılık fakültelerinde bu sayı 10’u geçmiyor. Bu kadroların da hepsi eczacılık fakültesi çıkışlı değiller. Hatta bir devlet üniversitesinin eczacılık fakültesi 6 akademisyenden kurulmuş ve bunların içinde hiç eczacılık lisans çıkışlı akademisyen yok. 57 eczacılık fakültesinin sadece 29’unun dekanı eczacılık fakültesi mezunu. 

Eczacılık fakültesinde okuyan öğrenciler eğitimleri boyunca; temel bilgi teknolojisi, analitik kimya, organik kimya, eczacılık tarihi ve terminolojisi, temel eczacılık bilimleri, eczacılık mevzuatı, eczacılık ve temel tıp bilimleri, farmasötik hammaddeler, farmasötik kimya, farmasötik teknoloji, biyokimya, tıbbi ilkyardım, farmakoloji, eczacılık deontolojisi ve etik, farmakoloji uygulama gibi birçok alan dersinin yanı sıra; botanik, besin güvenliği ve analizi, parazitoloji, vitamin ve koenzimler ve antioksidanlar gibi birçok dersi alırlar. Ama fakülte yeterli fiziki şartlara uygun değilse, yeterli öğretim kadrosu yoksa eczacılık öğrencileri yeterli eğitimi alamayacak ve mesleğinde başarılı olamayacaktır.

Uluslararası standartlarda kaliteli eczacılık eğitiminin sağlanması ve toplum sağlığının etkin şekilde korunması ve geliştirilmesi adına bu kontrolsüz gidişata dur denilmesi gerekmekte olup, alt yapıdan ve akademik kadrodan yoksun eczacılık fakültelerinin öğrenci alımına izin verilmemeli ve eczacılık fakültelerine giriş için başarı sıralaması 50 bin ile sınırlı tutulmalıdır.

Mesleğimizin geleceği ve işsiz eczacı ordusu oluşmaması için daha fazla eczacılık fakültesi açılmaması, kontenjanlardaki sayıların azaltılması, akademik kadrodan yoksun fakültelerin kapatılması öncelikli hedef olmalıdır

Sağlıkta şiddet olaylarında
biz eczacılar da nasibimizi alıyoruz. Eczanelere yönelik yaşanan şiddet ve hırsızlık gibi olaylar yüzünden özellikle gece nöbet tutan eczacıların can güvenliği tehlikede. Eczacı artık can ve mal güvenliğinden endişe ediyor. Gece nöbetlerinde yaşanan soruna hala kalıcı bir çözüm bulunamadı. 

Gelecek nesil eczacılara yönelik ne tür tavsiyelerde bulunursunuz?

Öncelikle ülkemizdeki eczacılığın tarihi sürecini iyi öğrenmelerini, bu sayede de dünden bugüne yaşanan değişim ve dönüşüm sürecinde eczacılık mesleğinin yapılmasını zorlaştıran etkenleri daha iyi analiz edebileceklerini düşünüyorum.  Bunun yanı sıra gelişen teknolojiyi de yakından takip etmeleri gerektiğine, biyoteknoloji ve bilgisayar özellikle de yapay zeka konularında da kendilerini geliştirmeleri gerektiğine inanıyorum. Bizim eczacı olarak baş kaygımız hastanın sağlığı olduğu için gelecekte de var olacağına inandığım ender mesleklerden biri de eczacılıktır. Ancak bu mesleğin içinin boşaltılıp basitleştirilmesine bizden önceki meslektaşlarımız ve bizler gibi gelecek nesil meslektaşlarımız da aynı bilinç ve kararlılıkla ve tabi ki bilimin ve bilginin ışında karşı durarak halk sağlığını koruma görevini yerine getireceklerine inanıyorum. Bu bizim olduğu gibi onların da gelecek nesillere olan bir borcudur. 

Yorumlar