Röportajlar

TÜRK İLAÇ SEKTÖRÜNDE 30 YILLIK YOLCULUK: BOEHRINGER INGELHEIM TÜRKİYE

Boehringer Ingelheim Türkiye Genel Müdürü Okan Güner ile gerçekleştirdiğimiz röportajda, ilaç sektöründeki güçlü konumlarından yenilikçi tedavi çözümlerine, sosyal sorumluluk projelerinden ekip içi eğitimlere kadar pek çok önemli konuyu ele aldık. Boehringer Ingelheim’ın Türkiye’deki 30 yıllık yolculuğunu ve sağlık alanındaki vizyonlarını Okan Güner’den dinleme fırsatı bulduk.

135 yılı aşkın süredir güçlü ürünlerimizle hayatları değiştirecek tedaviler geliştiriyoruz”

Boehringer Ingelheim Türkiye olarak Türk ilaç pazarındaki ve tedavi çözümü sunduğunuz alanlardaki konumunuz hakkında neler söylersiniz? 

Boehringer Ingelheim olarak 135 yılı aşkın süredir güçlü ürünlerimizle bugünün ve yarının ötesinde, hayatları değiştirecek tedaviler geliştiriyoruz. Öncelikli olarak henüz karşılanamayan sağlık ihtiyaçları alanında ‘’Nesiller Boyu Yaşamları Dönüştürmek” amacıyla çalışıyoruz. Bu hedefimiz doğrultusunda da köklü bir kurum olmanın avantajı ile uzun vadeli planlar yapabiliyor, hastalara ve sağlık alanında çalışan paydaşlarımıza verdiğimiz sözlerimize bağlı kalabiliyoruz. Güvenilir ve etik Ar-Ge yaklaşımımız ile çığır açıcı tedaviler sunuyor; hastaları, en temel hakkı olan sağlık ile buluşturmaya öncülük ediyoruz.  

Bu sene 30. yılımızı kutladığımız ülkemizde ise 1994 yılından bu yana aynı değerler ve hedeflerle ülkemizde insan sağlığı alanında başta kardiyovasküler ve metabolik hastalıklar, solunum ve merkezi sinir sistemi hastalıklarının yanı sıra hayvan sağlığı alanında da çalışmalar yürütüyoruz. Odağımıza aldığımız tüm alanlarda öncelikli olarak henüz karşılanamayan sağlık ihtiyaçları alanında tedavi seçenekleri sunuyoruz. 

Kalp sağlığı alanındaki vizyonunuz hakkında neler söylemek istersiniz? 

Boehringer Ingelheim Türkiye olarak, başta tip 2 diyabet olmak üzere kardiyovasküler ve metabolik hastalıkları odağımıza alıyoruz. Bu hastalıkları ise bütüncül bir yaklaşımla ele alıyoruz. Bu kapsamda, birbiriyle bağlantılı kalp-damar, böbrek ve metabolizma hastalıkları olan kişilerin yaşamlarını iyileştirme kararlılığıyla çalışmalarımızı sürdürüyoruz.

Bir veya daha fazla kalp-damar, böbrek ve metabolizma hastalıkları olanlar için yenilikçi, insan odaklı çözümler yaratmayı ve bu hastalıkların sonuçlarına karşı onları korumayı amaçlıyoruz. Erken ve acil bir şekilde harekete geçildiğinde, aynı zamanda bu alandaki sağlık sistemleri üzerindeki yükün azaltılabileceğine inanıyoruz. Bugün, küresel ölçekte bir milyardan fazla insanı etkileyen kalp-damar, böbrek ve metabolizma hastalıkları, dünya çapındaki ölümlerin önde gelen nedeni olup her yıl 20 milyona yakın ölüme sebep oluyor. Bu kalp-damar, böbrek ve metabolizma hastalıkları birbiriyle bağlantılı olduğundan, bir arada görülüyor ve birbirini şiddetlendirebiliyor. Dolayısıyla hastaların yaşamları üzerinde ciddi bir risk yaratabiliyor. 

Kalp-damar, böbrek ve metabolizma hastalıklarının yönetimine genellikle bütüncül olarak yaklaşılmadığı için geç veya hatalı teşhise, tedavi için yönlendirmelerde gecikmelere, doğru tedaviye ve kılavuzlara dayalı tedaviye zamanında erişim eksikliklerine yol açabiliyor. Erken aşamada tek sistem hasarı, geri dönüşü olmayan çoklu organ hasarlarına neden olabiliyor. Dolayısıyla, bu hastalıkları bütüncül olarak yönetmek kritik önem taşıyor. 

Boehringer Ingelheim Türkiye olarak, akademik kurumlar ve dernekler ile iş birlikleri hayata geçiriyoruz. Bu iş birlikleri aracılığıyla kalp-damar, böbrek ve metabolizma hastalarının ve tedavi ekiplerinin spesifik ihtiyaçlarını ve bu hastalıkların toplum üzerindeki ekonomik etkisini de ele alan kanıta dayalı çözümleri birlikte geliştirmeyi hedefliyoruz. Sağlık sistemlerinin optimal tedavi sağlama kapasitesini ve kabiliyetini güçlendirerek kalp-damar, böbrek ve metabolizma hastalıklarından etkilenen kişilerin korunmasını destekleyerek ve erken teşhis, tedavi ve bakıma erişimlerini geliştirerek sağlıkta eşitliğe ulaşmayı hedefliyoruz. Yenilikçi ve uzun vadeli sürdürülebilir modelleri destekleyerek en çok ihtiyaç duyulan yerlerde çözüm sunuyoruz.

Daha fazla bireyin, hastanın hayatına dokunmamıza, sağlıklı bir toplum oluşturmaya destek olmayı sağlayan ve hastaların doğru zamanda, doğru tedavilerle buluşabilmeleri için hastalıklar ile ilgili bilgi sahibi olmalarını destekleyen projelerde yer alıyoruz.

Derneklerle iş birliklerine imza atıyor musunuz? Kalp sağlığı alanında ne gibi güncel projeleriniz mevcut? 

135 yılı aşkın süredir çalışmalarını sürdüren bağımsız bir şirket olarak çığır açıcı tedaviler geliştiriyoruz. Yanı sıra, hastalar ve hasta yakınları başta olmak üzere tüm toplumun hastalıklar konusunda bilinçlenmesini faaliyetlerimizin odağına alıyoruz. Bu amaçla, hasta ve hekim dernekleri ile birlikte çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu kapsamda, tedavi alanlarımızdaki hastalıklardan korunma, erken teşhis ve tedavinin önemine dikkat çeken çalışmalar yürütüyoruz. Daha fazla bireyin, hastanın hayatına dokunmamıza, sağlıklı bir toplum oluşturmaya destek olmayı sağlayan ve hastaların doğru zamanda, doğru tedavilerle buluşabilmeleri için hastalıklar ile ilgili bilgi sahibi olmalarını destekleyen projelerde yer alıyoruz.  

Bu kapsamda, hareketle desteklenen sağlıklı bir yaşamı teşvik etmek için kalp sağlığı alanında gerçekleştirdiği etkili çalışmalarıyla 60 yıldır faaliyetlerine devam eden Türk Kardiyoloji Derneği (TKD) ile önemli bir projeye imza attık. Kalp-damar, böbrek ve metabolizma hastalıklarında hareketli ve aktif bir yaşamın bütüncül sağlık için önemine dikkat çekmek amacıyla “Aktif Yaşam Alanı” projesini hayata geçirdik. Türk Kardiyoloji Derneğine verdiğimiz koşulsuz desteğimizle, İstanbullulara bir spor alanı sunarak başta kalp damar sağlığı için hareketli bir yaşamı teşvik etmeyi amaçladık. Onaranlar Kulübü ve Beşiktaş Belediyesi iş birliği ile Beşiktaş’taki Yeşim Parkı’nda konumlandırdığımız “Aktif Yaşam Alanı”nın açılışını geçtiğimiz Haziran ayında gerçekleştirerek alanı tüm İstanbulluların hizmetine sunduk.   

İstanbullulara “Aktif Yaşam Sağlıklı Toplum İçin Harekete Burada Başla!” diye seslendiğimiz spor ve hareket alanımız, her yaştan bireye uygun olarak tasarlandı. Alanın tasarlanma sürecine önce İstanbulluları dinleyerek başladık. Geçtiğimiz yıl gerçekleştirilen ve 60’ı aşkın İstanbullunun katıldığı “Kentte Aktif Yaşam Buluşması” çalıştayında, kentlerde herkesin rahatça spor yapabileceği alanların nasıl olması gerektiği konusu üzerine fikir alışverişleri yapıldı, kentlileri daha aktif bir hayata motive etmenin yöntemleri araştırıldı. Bu çalıştaydan ortaya çıkan fikirleri değerlendirerek Aktif Yaşam Alanı’nın kapsamını ve detaylarını belirledik.  

2 ana bölümden ve farklı sayıda spor aletlerini içeren 8 adet spor diliminden oluşan alanımız, hem bireysel hem de toplulukla beraber farklı egzersizler yapılabilecek şekilde kurgulandı. Aktif Yaşam Alanı’nda yapılabilecek hareketlerin bilinçli ve kişinin bedenine iyi gelecek şekilde uygulanması için de bir video çalışması hazırladık. Alanda bulunan ekipmanlarda hangi egzersizleri nasıl yapabileceğini anlatan videolara alandaki QR kodu okutarak ulaşılabiliniyor. Böylelikle spor yapmak isteyenler bu videolar sayesinde başlangıç-orta-ileri seviye antrenmanları izleyerek doğru egzersiz ipuçlarını öğrenebiliyorlar. 

Kalp-damar, böbrek ve metabolizma hastalıklarından korunmanın en önemli yollarından biri, egzersizi günlük yaşamın bir parçası haline getirmek olduğundan Boehringer Ingelheim Türkiye olarak, Aktif Yaşam Alanı’nda birçok etkinlik hayata geçirmeyi hedefliyoruz. Türk Kardiyoloji Derneğine (TKD) verdiğimiz koşulsuz desteğimizle, 29 Eylül Dünya Kalp Günü’ne özel “Aktif Yaşam, Sağlıklı Toplum” etkinliği ile Aktif Yaşam Alanı’nda anlamlı bir spor etkinliği gerçekleştirdik. Etkinliğimiz kapsamında, pilates ve yoga uzmanı Merve Oflaz ile spor eğitmeni Hasan Kılınçer’in yönetiminde Beşiktaş Belediyesi’nin 65+ Yaş Birimi’nin davetiyle katılan İstanbullularla beraber spor yaptık. Gerçekleştirdiğimiz etkinlik ile Aktif Yaşam Alanı’nın her yaş grubundan ve farklı kondisyonlara sahip bireyler için oluşturulduğunu, aktif bir yaşamın ise herkes için mümkün olduğunu vurguladık. Ayrıca Türk Kardiyoloji Derneğinden hekimlerimiz etkinlik sırasında kalp sağlığının önemi ve hareketli bir yaşamın kalp sağlığına olan olumlu etkileri hakkında kıymetli bilgiler verdi. 

Ekip olarak sosyal sorumluluk projelerine destek veriyor musunuz?

İçinde yaşadığımız dünyanın bize, bizim de bu dünyanın sürdürülebilir olmasına ihtiyacımız var. Bu nedenle hem dünyaya hem de hizmet sunduğumuz topluluklara karşı sorumluluklarımız olduğunu düşünüyoruz. Boehringer Ingelheim olarak sağlıklı ve kapsayıcı bir toplum yaratmak adına sürdürülebilirlik faaliyetlerimizi Nesiller Boyu Sürdürülebilir Kalkınma stratejisi altında yürütüyor hem dünyada hem de Türkiye’de pek çok çalışmaya imza atıyoruz. 

Bu kapsamda, değişen yaşam koşullarına hızla uyum sağlayarak toplumun ihtiyaçlarına yönelik aksiyonlarımızı hızlıca hayata geçirmek bizim için oldukça önem taşıyor. Bu doğrultuda, 11 ilimizi etkileyen deprem felaketi sonrasında tüm hastaların en doğal hakkı olan sağlık hizmetlerine erişime destek vermek adına önemli bir proje hayata geçirdik. Gaziantep Nurdağı’nda 25 yataklı sahra hastanesinin kurulmasına koşulsuz destek verdik. T.C. Sağlık Bakanlığına devrettiğimiz sahra hastanesi bölge halkına hizmet vermeye devam ediyor.  

Hayvan sağlığı tarafında da benzer bir inisiyatif alarak bölgedeki hayvanların sağlığını korumak adına depremden etkilenen veteriner hekimlere destek olmak amacıyla Gaziantep Islahiye ilçesinde veteriner kliniği kurduk ve Türkiye Veteriner Hekimler Birliği (TVHB) aracılığı ile bölgedeki veteriner hekimlere hibe ettik. Yanı sıra, zoonoz hastalıkların önüne geçmeyi ve bölgedeki hayvanların sağlığını korumayı amaçlayarak yenilikçi ilaçlarımızı bölgedeki hayvanlar için bağışladık. 

Boehringer Ingelheim Türkiye olarak, koruyucu aile hizmet modelinden faydalanan, koruyucu aile deneyimine sahip olan bireyler öncülüğünde kurulan Korunma Altında Yetişen Gençler ve Koruyucu Aile Derneği’ni (Kalben) ve devlet himayesindeki çocukları desteklemek için de çalışmalar yürütüyoruz. Devlet koruması altındaki gençlere yönelik düzenlenen projelerde çalışanlarımız gönüllü olarak yer alıyorlar. Yanı sıra, derneğin Ekinlik Adası Kalben Çocuk Köyü projesinin destekçilerinden biriyiz. Bu yaz ilk kez Ağustos ayında bir ön açılışı yapılan Kalben Çocuk Köyü’nde gönüllü arkadaşlarımız görev yaparak çocukların sosyal gelişimlerine katkı sağladı. 

Çalışanlarımızdan oluşan Boehringer Koşu takımımız, gönüllülük faaliyetlerimize 2019 yılından beri destek veriyor. Koşu takımımız çeşitli yarışlara katılarak TEMA, KAÇUV ve Tohum Otizm Vakfı gibi sivil toplum kuruluşlarına destek veriyor.  

Boehringer Ingelheim olarak ekip içi eğitimlerinizde ürün eğitimi dışında kariyer ve kişisel gelişimi de önceliklendiriyor musunuz? 

Çalışanlarımızın bireysel ve kariyer gelişimlerine katkı sunmak ve potansiyellerini ortaya koyacakları ideal çalışma ortamını sağlamak adına uzun soluklu bir strateji benimsiyoruz. Öncelikle her çalışanın gelişim ihtiyaçlarının farklı olduğunu biliyor, bu nedenle kişiselleştirilmiş programlar oluşturmayı önceliklendiriyoruz. 

Çalışanlarımızın sürdürülebilir gelişimlerini destekleyen en yeni ve en önemli projelerden birinden bahsetmek istiyorum. Geçtiğimiz yıl hayata geçirdiğimiz, ileri teknoloji donanımlı Boehringer Ingelheim Üniversitesi Sanal Kampüsü’ne şirketimizin dünya genelindeki 53 bin çalışanı erişebiliyor. Çalışanlar her an, diledikleri her cihazdan bu sanal kampüsün eğitim programlarından yararlanabiliyorlar. Boehringer Ingelheim Üniversitesi, şimdiye kadar 22 binden fazla çalışanımızın yetkinlik ve bireysel gelişimlerine olanak sağladı. Çalışanlara ilgi alanlarına, bireysel yetkinliklerine ve gelecekte ihtiyaç duyulacak becerilere göre kişiselleştirilmiş içerikler sunulan dijital kampüste, kullanıcılar yapay zekadan (AI) yararlanarak en güncel bilgileri edinebiliyorlar. 

Şirket olarak başarımızın arkasındaki en büyük gücün işini tutkuyla yapan ve en önemli ilhamı “yaratıcılık ve gelişim” olan çalışanlarımız olduğunu biliyoruz.

Yanı sıra, Boehringer Ingelheim Üniversitesinin liderlik akademi programları da, çalışanlarımızın sürdürülebilir gelişimlerine katkı sağlayan başarılı örnekler arasında yer alıyor. Bu akademide, farklı kariyer aşamalarındaki liderlerin bireysel gelişimlerini sağlamak adına özelleştirilmiş programlar sunuluyor. 

Boehringer Ingelheim’da liderlerimizi gelişim yolculuklarında desteklediğimiz bir diğer projemiz ise; Koç Üniversitesi Yönetici Liderlik Okulu iş birliği ile başlattığımız Liderlik Gelişim Programı “Back to Campus.” Bu ilham verici programla liderlerimize yeni bakış açıları kazandırmaya katkı sağlayarak, ortak bir liderlik dili oluşturmayı hedefliyoruz. Bu program liderlik becerilerinin ötesinde aynı zamanda birbirimizle güçlü bağlar kurma, sinerjimizi geliştirme fırsatı da sunuyor.

Jenerasyonlar arası ilişkileri güçlendirmek ve birbirimizden öğrenme fırsatlarını artırmak adına “Tersine Mentorluk” programımızı da hayata geçirdik. Bu program kapsamında genç yeteneklerimiz yöneticilerimize farklı bakış açıları kazandırmaya devam ederken sürekli gelişime ve açık iletişime duyduğumuz tutkuyu pekiştirmeyi önemsiyoruz. 

Hayata geçirdiğimiz bu öncü uygulamalarımızla çalışan dostu bir şirket olarak dünya çapında birçok ülke ve bölgede en iyi işverenler arasında gösterilmeye devam ediyoruz. Bu yıl, insan kaynakları alanında dünyanın önde gelen kuruluşları arasında yer alan Top Employers Institute (En İyi İşverenler Enstitüsü) tarafından dördüncü kez “Global En İyi İşveren” seçildik. Yanı sıra, En İyi İşverenler Enstitüsü tarafından bu yıl Hindistan, Ortadoğu, Türkiye ve Afrika ülkelerini kapsayan IMETA Bölgesi olarak ilk kez aldığımız “Bölgesel En İyi İşveren” ödülünün de gururunu yaşadık. Yine bu yıl, Boehringer Ingelheim Türkiye olarak, iş yeri kültürü ve çalışan deneyimi konusunda uzman, küresel bir organizasyon olan Great Place To Work Enstitüsü’nün açıkladığı “Yılın En İyi İşverenleri” listesinde yerimizi aldık. 

Şirket olarak başarımızın arkasındaki en büyük gücün işini tutkuyla yapan ve en önemli ilhamı “yaratıcılık ve gelişim” olan çalışanlarımız olduğunu biliyoruz. Bu nedenle çalışanlarımızın bireysel ve kariyer gelişimlerine katkı sunmak ve potansiyellerini ortaya koyacakları ideal çalışma ortamını sağlamak en büyük önceliğimiz. Çalışanlarımızın, şirketimizdeki tutkularını ve mutluluklarını sürdürülebilir kılmak adına fark yaratan uygulamalarımızı sürdüreceğiz. 

Yorumlar