Sepsiste umut verici yeni tedavi ve teknolojiler hakkında bilgi veren Prof. Dr. Defne Altıntaş, “Erken tanı konusunda yakın zamanda geliştirilmiş olan yapay zeka destekli programlar hastanede yatan riskli hastalarda sepsisin daha erken dönemde yakalanmasını sağlayabilmektedir. Bu programlar hastaların ateş, kan basıncı, nabız gibi bulguları yanı sıra çeşitli laboratuvar sonuçlarını da dikkate alarak, hastaların doktorlarını uyarabilmektedir.” dedi.
Sepsis; enfeksiyon seyri sırasında, bağışıklık sisteminin verdiği aşırı ve düzensiz yanıt sonucu organ yetmezlikleri gelişmesidir. Sepsis dünyada önde gelen ölüm nedenlerinden biridir, anne ve bebek ölümlerinin önemli bir kısmından sorumludur. Ocak 2020 verilerine göre her yıl yaklaşık 50 milyon kişi sepsis tanısı almakta, bu hastalardan yaklaşık beşte biri sepsis nedeniyle hayatını kaybetmektedir. Erken tanı ve tedavinin önemini vurgulamak ve önleyici yaklaşımların toplum tarafından benimsenmesi amacıyla, her yıl 13 Eylül’de “Dünya Sepsis Günü” kapsamında dünyada ve ülkemizde farkındalık etkinlikleri düzenlenmektedir.
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi İbn-i Sina Hastanesi İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı Yoğun Bakım Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Defne Altıntaş, Dünya Sepsis Günü dolayısıyla BusinessMED’in sorularını yanıtladı.
Sepsise yol açan en yaygın enfeksiyon kaynakları nelerdir?
Aslında her türlü enfeksiyon sepsise yol açabilir ancak özellikle solunum yolu enfeksiyonları (grip, pnömoni gibi), idrar yolu enfeksiyonları, karın içi enfeksiyonlar ile deri ve yara enfeksiyonları seyrinde sepsis ile karşılaşıyoruz. Sepsise, bakteriler kadar viral enfeksiyonlar da yol açabilmektedir. Bunu da en yoğun olarak COVID-19 pandemisi sırasında yaşadık. Daha nadir olmakla beraber, mantar enfeksiyonları ve paraziter enfeksiyonların seyri sırasında da gelişebilmektedir.
Özellikle enfeksiyona yatkın bireyler yani bağışıklık sistemi zayıf yenidoğanlar, yaşlılar, kanser tedavisi görenler, bağışıklığı kronik hastalıklar ya da ilaçlar nedeniyle baskılanmış kişiler risk altındadır. Ancak sepsis, sağlıklı kişilerde de karşımıza çıkabilmektedir.
Her türlü enfeksiyon sepsise yol açabilir ancak özellikle solunum yolu enfeksiyonları (grip, pnömoni gibi), idrar yolu enfeksiyonları, karın içi enfeksiyonlar ile deri ve yara enfeksiyonları seyrinde sepsis ile karşılaşıyoruz.
Sepsiste en önemli erken uyarı işaretleri nelerdir?
Enfeksiyonun olağan seyrinden çıkması, devam eden ve titremeler ile yükselen ateş, hastanın genel durumunda bozulma, bilinç durumunda bozulma (genel bir isteksizlik, uykuya meyil, çevresindekileri tanımama), tansiyon düşüklüğü, ciltte dolaşım bozukluğuna bağlı renk değişiklikleri-morluklar, idrar çıkışında azalma sepsis konusunda uyarıcı olması gereken işaretlerdir. Bebeklerde ve küçük çocuklarda enfeksiyon sırasında her zamankinden farklı, açıklanamayan huzursuzluk, emmede/ beslenmede azalma, uykuya meyil mutlaka dikkate alınmalıdır. Bu durumlarda, vakit kaybetmeden en yakın sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır.
Sepsisin başlıca tedavi seçenekleri nelerdir?
Enfeksiyon odağının kontrolü, dolaşımın düzeltilmesi ve organ destek tedavileri ana hedeflerdir. Bunun için enfeksiyon etkenine yönelik antibiyotiklerin en kısa zamanda ve damar yoluyla uygulanması gerekir. Ayrıca, apandisit, abse gibi cerrahi müdahale gerekiyorsa, hastanın durumuna göre en uygun zamanda uygulanmalıdır. Ancak antibiyotik direnci varsa etkin antibiyotik bulmak zorlaşacağından tedavi süreci de sıkıntıya girmektedir. Enfeksiyona yönelik tedavi devam ederken gelişen organ yetmezliklerine göre solunum cihazı, diyaliz cihazı gibi cihazlar ile organ destek tedavileri de verilmektedir.
Doktorların sepsis tedavisinde karşılaştıkları en büyük zorluklar nelerdir?
Erken tanı ve antibiyotik direnci karşılaştığımız en büyük zorluklardır. Erken tanı için henüz spesifik belirteçlerimiz olmamakla beraber hasta öyküsü, fizik muayene bulguları ve çeşitli skorlama sistemleri ile laboratuvar değerlerini kullanarak yüksek riskli hastaların tespiti mümkündür. Yüksek riskli hastalarda da tanı netleşinceye kadar tedavi başlanmalıdır. Ancak, hızlı tanıya yönelik yoğun çalışmalar ve önemli gelişmeler mevcuttur.
Hastalar, sepsisin hızlı müdahale gerektiren bir enfeksiyon komplikasyonu olduğunu ve enfeksiyonların önlenmesi ile sepsis riskinin azalacağını bilmelidirler.
Ufukta sepsis tedavisini etkileyebilecek umut verici yeni tedaviler veya teknolojiler var mı?
Kesinlikle, çok umut veren gelişmeler mevcut. Öncelikle erken tanı konusunda yakın zamanda geliştirilmiş olan yapay zeka destekli programlar hastanede yatan riskli hastalarda sepsisin daha erken dönemde yakalanmasını sağlayabilmektedir. Bu programlar hastaların ateş, kan basıncı, nabız gibi bulguları yanı sıra çeşitli laboratuvar sonuçlarını da dikkate alarak, hastaların doktorlarını uyarabilmektedir. Öte yandan sepsisin erken tanısı için, bağışıklık sistemi ile ilişkili farklı proteinlerin ölçümleri veya akyuvar alt gruplarının tespiti ile ilgili çalışmalar mevcuttur. Bunun dışında, enfeksiyon etkeninin hızlı tespitine yönelik olarak, hızlı PCR testleri gündemde olup bazı durumlarda birkaç saat içerisinde etken ve hatta etkenin direnç paterninin tespiti mümkün olabilmektedir. Yakın zamanda bu uygulamalar yaygınlaşacaktır.
Tedavi ile ilgili de önemli çalışmalar devam etmektedir. Bugüne kadar kılavuzlardaki temel tedavi yaklaşımları enfeksiyon kontrolü ve organ yetmezliklerine yönelikken, bağışıklık sistemine yönelik umut veren tedavi girişimleri üzerine önemli çalışmalar devam etmektedir. Önümüzdeki yıllarda tedavi kılavuzlarının bu çalışmaların sonuçları doğrultusunda yenilenmesi tedavide bir çığır açacaktır.
Hekimler sepsis konusunda toplumsal farkındalığın artırılmasına nasıl katkıda bulunabilir?
Sepsis konusunda hekimlere düşen en önemli görevin, koruyucu önlemler konusunda toplumun farkındalığının arttırılması olduğuna inanıyorum. Hastalar, sepsisin hızlı müdahale gerektiren bir enfeksiyon komplikasyonu olduğunu ve enfeksiyonların önlenmesi ile sepsis riskinin azalacağını bilmelidirler. Bu yaklaşım, sepsisten ölümlerin azaltılmasında en basit ve en az maliyetli yol olacaktır. Bu amaçla, hekimler çocukluktan itibaren her fırsatta hastalarını kişisel hijyen alışkanlıkları konusunda bilgilendirmeli, gereksiz veya uygun olmayan antibiyotik kullanımının zararları konusunda bilinçlendirmeli ve aşılama programlarının önemini vurgulayarak aşı programlarını desteklemelidir. Ayrıca, sosyal medyadan kitlesel bilgilendirmeler yapılabilir, sepsis geçiren hastaların öyküleri paylaşılabilir ya da farklı sosyal organizasyonlar ile toplumsal farkındalık arttırılabilir. Daha üst düzeyde ise, ulusal eylem planları oluşturularak enfeksiyonların önlenmesi, antibiyotik yönetişimi ve sepsisinin erken tanı ve tedavisi konularında çalışma ve planlamalar yapılması önerilmektedir.